Bedevî kulbesinde gûş eyler.
Nagamât-ı tuyûru bâd-ı hevâ.
Bunu bir mâkire edip iğva,
Sanki çirk-âb-ı zevki cûş eyler.
Âb-ı simin içinde cilve-künân,
Anı da hem-ser eder, hayrân.
Abdülhak Hâmit, Asım Bezirci, S. 189-190
Hoş-nişinân: rahat oturanlar, göçebeler. Bedevi: çölde (köyde,
kırda) yaşayan. Beyâban: kırsal alan, çöl, sahra.
İştibah: Şüphe, merak
İmrar-ı vakt: vakit geçirmek
Üns: alışkanlık
Ganem: koyun
Muttasıl: sürekli, aralıksız
İntiâş: geçinme, doğrulup kalkma
Nûş: içme
Zehr: agu, zehir
Mihnet: sıkıntı
Şir: süt
Hamûş eylemek: susturmak
Gûş: dinlenme
Mâkire: hilekar kadın
İgvâ: aldatma, ayartma
Cilve-künân: cilve yapan
Hem-ser: eş, arkadaş, kafadar