- Kaşık Ustası Ahmed Yesevî
Ahmed Yesevî ailesi itibariyle bakıldığında fakir bir çevrede
büyümemiş, mütevazı bir hayat sürmek şahsî tercihi
olmuştur (Tosun, 2017, s. 19-20). Dergâha bağış olarak
gelen ya da hediye edilen malları şahsı ve ailesi için
kullanmamıştır. Elinin emeği ile rızkını kazanmaya ise
büyük önem vermiştir. Derviş olmak niyetiyle dergâha
gelen kimselerin de evvela bir işinin olması gerektiğini
vurgulamıştır.
“Sûfi olmayıp neylesin, evde yapacak işi yok,
Sûfilik iddiası eder halka vermeye aşı yok”
(Yesevî, 2016, Hikmet:119).
Sûfilik, yani tasavvuf yolunda olan kimsenin önce bir işinin
olması, sonra halka aş verebilecek konuma gelmesi gerekir
(Zeybek, 2010, s. 102). Ahmed Yesevî de ailesinin geçimini
sağlamak için kaşık, kepçe yontmuş ve onları satarak
geçinmiştir (Karaosmanoğlu, 2016, s. 37). Gerçek hayatta
kaşıkçılık yapmış olsa da “Kaşık Ustası Ahmed” başlığının
sembolik bir anlamı olup onun da insan olduğunu ve insani
özellikler ile donatıldığını ifade etmektedir. Bu bölümde,
Ahmed Yesevî’nin insan yaşamına özgü belli adımlarına ve
olaylar karşısında verdiği insanî tepkilere yer verilmiştir.
Ahmed Yesevî bugün Kazakistan’da bulunan Çimkent ilinin
batısında, Sayram şehrinde dünyaya gelir (Zeybek, 2010,
s. 97). Annesi ile birlikte geçirdiği zaman yok denecek
kadar az olduğu için ona annelik yapan ablası Gevher
Şehnaz, kısa zaman sonra babaları Şeyh İbrahim’in
vefatıyla babalık da yapmaya başlamıştır. Olağanüstülükler
gösteren bir çocukluk döneminden bahsedilse de bu, onun
bir çocuk olduğu gerçeğini değiştirmez. Henüz küçücük bir
çocukken dahi bu denli olağanüstülükler ile anılması,
insanlar arasından biri olmadığı izlenimini veriyor ki bu
69