gelenleri meslek edinmek konusunda teşvik etmesinden
anlayabiliriz.
Ahmed Yesevî’nin insanî yönü, kul sıfatı ve dünyaya İslam
penceresinden bakışının anlaşılması gerekmektedir. O, Hak
dini yeni kabul etmiş ancak onu özümseyememiş Türklere,
hikmetlerinin güzel dili ile İslam’ı yeniden anlatırken,
dilinde ve hayatında sadelikten ayrılmamıştır.
İslam’ı Türk’ün kültürü ile harman ederek Türk-İslam
medeniyetinin temel taşlarını döşeyen Ahmed Yesevî, tüm
sadeliği ile anlaşılması ve bu sadelik ile günlük hayatımıza
kadar yerleşmesi gereken biridir. Onun hikmetlerinin ve
hayat felsefesinin yalnızca tasavvuf ehli için geçerli olduğu
düşüncesini kırarak, Ahmed Yesevî’yi bir yaratılmış,
menkabelerin ötesinde bir insan olarak görmek, onun
değerini düşürmeyecek, yüz yıllar sonra dahi onu tanıyan
insanlar, örnek alınacak bir şahsiyet olarak göreceklerdir.
Ahmed Yesevî gibi şahsiyetleri örnek almaya, hayatımızı
şekillendiren fikir adamı olarak görmeye ihtiyacımız var.
Yüz yıllar önce bize verilen mesajı anlayabilmemiz için
görülmeyen Ahmed Yesevî’yi görmeli ve onu bu açıdan
tekrar okumalıyız.
HAMİYET ÖZER
II. Uluslararası Hoca Ahmed Yesevî
Sempozyumu Bildirileri, S. 397-404
(1) Rivayete göre Ahmet Yesevî’ye karşı kin besleyen Suri (Savran)
halkı ondan intikam almak için bir ağaç altında uyumakta olan oğlu
İbrahim’i öldürmüş, başını kesmiş, onu bir havluya sararak Ahmed
Yesevî’ye göndermişlerdir. Ahmed Yesevî, başı getirenlere bunun ne
olduğunu sorduğunda yeni yetişmiş, turfanda kavun getirdiklerini
söylemişlerdir (Köprülü, 1976, s. 40).
(2) Bu sûre, gözleri görmeyen İbn Ümmi Mektum hakkında
indirilmiştir: O, Hz. Peygamber’e gelerek,” Ya Resulullah beni irşat
buyur / bana yol göster” deyip durmaktadır. Resulullah’ın yanında