da orada olacak heyetin karar verebilecek nitelikte olması gere-
kiyordu.
Her iki tarafın mutabakatıyla oluşacak gözlemci heyet de
tarafların tartışmalarında yaşanacak olası tıkanmalara
alternatifler arayacaktı. Öte yandan gözlemci heyet tarafından,
pratikte tarafların anlaşmaya göre adım atıp atmadıkları kontrol
edilecekti.
Taraflar madde madde başlıkları tartışacak ve içerikleri for-
müle etmesi için bazı maddelerde uzman kişilerden oluşacak
bir komisyon kurulacaktı.
Varılacak uzlaşmanın sonucunda yasal düzenlenmeler
yapılacaktı. 28 Şubat’ta açıklanan 10 maddenin en sonuncusu
anayasal düzenlemeydi.
Fakat seçim süreci olduğu için 5 Nisan’dan sonra yasal dü-
zenlenmelerin olacağını kimse beklemiyordu. Kürt hareketinin
beklentisi şu şekildeydi:
Varılacak mutabakatın taraflarca imzalanması, seçimden önce
adımların atılması, seçimlerle oluşacak yeni Meclis’in yapacakları
düzenlenmelerin de bu anlaşmada güvence altına alınması...
Eğer müzakere süreci taraflar için başarılı bir sonuca ulaşır,
Meclis komisyonu oluşup Öcalan ile görüşseydi, o zaman, PKK
Kongresi’nin de gündemi netleşmiş olurdu. Zira Öcalan, komisyon
aracılığıyla tam anlamıyla bağlayıcı bir mesaj vereceğini söylemişti.
Öcalan’ın büyük adımlarına karşın hükümetin henüz net bir
yol haritası yoktu. Daha çok Öcalan’ın yaptığı hamlelere karşı
politika geliştirmeye çalışıyordu. Zihin kodlarında henüz Kürtleri
halk olarak kabul bile etmeyen hükümetin bu çözüm için adım
atması beklenmiyordu. Ama Öcalan, ‘toplum ve devleti barışa
alıştırmalıyız’ diyordu, sürekli. Bunun gereği olarak sürecin de-
vam etmesinde ısrar etti.
20 Mart 2015’de Öcalan, sekretarya görevi için yanına götü-
rülen tutsaklarla yaptığı sohbette, Erdoğan’ın bir gün önceki
“Kürt sorunu yoktur ve izleme komitesi olmayacak” açıklama-
sını, sözü uzatmadan gündeme getiriyor: “Erdoğan bu sözlerle
süreci bitirdi” diyor. (Kaynak: İmralı’da Dokuz Gün Kitabı- M.
2005-2015 Türkiye-PKK görüşmeleri