anlama geliyor yani. Biz çözümü dayatıyoruz, barış diyoruz,
barışı ve çözümü yüceltiyoruz, itibarlı hale getiriyoruz, AKP ik-
tidarı ise siz benim oyalama politikamı farklı yorumluyorsunuz
diyerek bu tür yaklaşımlarımıza sertlikle, tutuklamalarla karşılık
veriyor. Oyalama politikasına ters olarak siz çözümü dayatıyor-
sunuz, barışı dayatıyorsunuz. Benim öyle bir politikam yok, ben
sadece oyalama yapıyorum, ama siz bu politikamı boşa çıkarıy-
orsunuz diyor. Onun için halkın barışı ve çözümü sahiplenme-
sine karşı sil baştan yaparız söylemiyle karşılık verilmiş ve barış
grupları zindanlara atılmıştır.
- Zaten bu süreçten sonra siyasi soykırım operasyonlarına
hız verdiler... - Evet. Nisan’dakine benzer, bu sefer kapsamlı bir dalga
başlatıldı. Yani Barış Gruplarının gitmesi ve toplumun çok
kitlesel karşılaması; 29 Mart Seçimlerinde nasıl ki büyük başarı
kazanıldı, ‘biz bu topluma istediklerimizi kabul ettiremeyiz,
tasfiye projemizi kabul ettiremeyiz, işte kırıntılarla kendimize
göre çözümü kabul ettiremeyiz, onun için bir siyasi soykırım
yaparak tırpanlamak ve zayıflatmak gerekir’ diye o operasyonları
yaptılarsa, Barış Grubunun milyonlarla karşılanması sonrası da
biz bu halka, biz bu topluma kendi projelerimizi kabul ettiremeyiz,
kendi yaklaşımlarımızı kabul ettiremeyiz dediler. O zaman ne
yapılması gerekiyor? Kürt toplumundaki demokratik siyasi gü-
çlerin, özgürlükçü düşünenlerin tırpanlanması gerekiyor. Barış
grupları sonrası başlatılan ikinci tırpanlama da bu nedenle
yapıldı. 14 Nisan tutuklamaları, 29 Mart Seçimlerindeki kitlesel
başarıya, yükselişe cevaptır. Daha sonra 16 Kasım’da Önderliğin
yere yatırılması, saçının kesilmesi, siyasi soykırım operasyonları,
partinin kapatılması da Barış Gruplarının gitmesi karşısında
toplumun sahiplenmesini kırmak, zayıflatmak için yapılmıştı.
Bu süreçte hem görüşmeler oluyor, hem de toplumda Kürt so-
rununa sahiplenme ve barış isteği var. 29 Mart’ta demokrasi
isteği var, diğerinde de barış isteği var. Ama kitlesel destekli de-
2005-2015 Türkiye-PKK görüşmeleri