SİMA'ÜL GAYB ( GÖKHAN IŞIKLI )

(GÖKHAN IŞIKLI) #1

zaman sabitlik durağını seçer kimi zamanda seyyahlık rüzgarına biner bu birinci hal genelde talebe
olanların seçmiş olduğu sonradan hocalık makamına yerleşecek olanların ilk başta ve sonda girdikleri
durumdur. Sufi uçmayı öğrenince ikinci bahsettiğimiz seyyah modunda kanatlarını sır deryasına açar ki bu
hem ilim içindir hem de kendi içindir .artık soranlar ve sorulanlardan uzak kendi sorgularının cevap
cetvelinde uçar gider .uçmak kanat resmindeki ruh gücüne ve sır neşesin içinde akan zikir ırmağındaki
akış çokluğu ile mümkündür. İşte sırlardan sende sırlanmaya başladın. bazı insanlar hayatları boyunca hiç
merak etmezler bu acayip işleri şöyle bir durumları vardır. Hararetle yanan bir kış sobasının tam yanı
başında süt dökmüş kedi gibi nefis yastığına yaslanıp zevkü sefa malı dünya ihmali gaflet hiddetül şiddet
uykusunda bana ne rüyasına boğulmuşlardır. Kalp diri olmayınca nefiste bu ölülük durumundan kendine
pay biçer ve daha da derin aman sende çukurlarına gömer o bedeni .işte kıymet bilmek ince anlayışlı
olmak nice kapılar ardına gizlenmiştir ki bu deyyaneler burunlarına çektikleri tembelliğin rutubet
kokusuyla ol saraylara yaklaşıp bulamasınlar. Elbette bunlar içinde sonradan ateşte pişerek ham iken tam
olanlar olmuştur. bir durum örneği olarak gam oku bunları harekete geçirmiştir.düşünce dilinle dış dilin
iki ayrı telden çalan bir saray eğlencesi gibi ise bir gün birinden birinin telleri kopar sende hangisi susarsa
ona uyarsın. Kalp şam bezi değil ki onu derede bir güzel yıkayıp temiz hale getiresin öyle ya elinin
ulaşamadığı kirleri nasıl temizleyeceksin? Sende elinden daha latif araç gereçlerin peşine düşersin
düşersin ama bunu sana işaret edecek kapılarla karşılaştığın zaman. Kendi bedeninin hangi zeminde
olduğunu anlaman için dertlerin çekim gücünü anlaman lazım. ne güzeldir dertlerin çekim gücü adamı ya
kepaze eder yada sadelik penceresindeki zikir kumurusu yapar.bugün yolculuk ettiğimiz yerlerde bize
güler yüzü ile arkadaşlık eden içten dosta selam olsun ki gözlerine bakınca kalbindeki kardeşlik sevgisi
kopmaz bağlarla bizi kendisine bağladı.dilerim tekrar o yerde kendisi ile karşılaşırız bu istek bizden olduğu
kadar ondanda olunca zaman ruhlarımızı kuşatan bir ağır zırh olmaktan çıkar bizde zamandan çıkarız
nereye kadar mı? Kanat çırpmaktan yoruluncaya kadar. Derler ki neden bu kadar perdeler vardır bu
lafların cümlesin de , bende derim ki rüzgar gibi esen yelden tövbe hafifliği ile hafiflemiş gönül uçup
gittiği yönü zaten en başından belirlemiştir ne diye anlayış mekanını böyle zorlamaktasın sözlerin
toplamındaki gözeye baksan daha az yorulacaksın.bu harflerin ne kadar bir yol çizeceğini ne kadar bir hal
içereceğini nasıl bir kapı bulup çıkacağını hesap etmek zor. Çünkü mana sözden gözden iz den daha da
ince şeyler içine inmemizi gerektiriyor. Yani seninde anlayacağın kapıdan şöyle desem aşk adamı zikrin
iksiri ile tanıştırır o andan itibaren sen seni sevmemeye başlarsın bu nedir deyu yabancılaşırsın.
anlamışsındır üstad tesbihindeki ney seslerini bu sanki eski bir sarayda reyhan bahçelerinin tavus
kuşlarına yuva oluşu gibi sesiz den sesize akar durur. Zaman sana zamanlığını ispatladığında kış
ortasındaki güle dönersin de ayrılık eğerine ters binersin bu biniş hiçe gidiştir.hiçte seni gerçekler
vadisine çıkartır bu hale sabredip benim gibi ceylan gözler tuzağına düşmezsen zaten o muhteşem
kokularla karşılaşırsın .her gün isteğin daha da artarak gider sen bu huzur yatağının içinde ölüler
çarşısından uzaklaşmış diriler pazarına girmişsindir. İşin zor ama hediye büyük. Kalp zikrin ritmine uyarak
gizli sözlerle halkaya girdimi dilin dudu kuşundaki suskunluk gibi gereksiz bir organ olur hu tekrar
canlandırır onu. Vaktaki günlerin güneşin yada gecenin farkına ermeden yol içinde kaybolursun. İskelet
dostlarından aldığın eski sohbet zevklerinin sönen mum ışığı kadar kaldığını heybet işaretiyle gözlerini
kapayınca görürüsün. Kalıbın ve şeklin işte bu işler dolayısıyla dünyalık arayanların beğenmeyecekleri
urbaya dönmüştür alan olmaz satan olmaz suf yani saf bir rüzgar a kavuşur gönlün eskiye meyl etmedikçe
yenilendikçe yenilenirsin buda i dir tek olan eşi benzeri olmayana daha da fazla kulluk bilinci ile ibadet
edersin sufi saf halde teki tek olanı anlayan idrak eden secde hızına ulaşandır. İnsanlar kendilerini aşan
hüzün, hasret, acı, nefret, sevda, aşk, vb hallerde bir rahatlama bir ferahlama kapısı arayıp bir dilden
tastik isterler bazen bu istek bir şeytanın kapısına kul olmuş şarlatanın yanında biter bazen de gerçekten
bahseden gül yüzlü kişilerin dergahlarında biter aslında biter gibi görünen anlayan için başlıyor
demektir. Hepsini teker teker idrak etmek için çok temiz kalp ile yaklaşmak çok temiz şekilde gezmek ve

Free download pdf