Dedikçe sen, dediler karşıdan "inâyet o la"
Dilencilikle siyaset döner mi hey budala
Siyesitin kanı: servet hayatı: satvettir
Zebûn-küş Avrupa bir hak tanır ki: kuvvettir
Donanma, ordu yürürken muzafferen ileri
Üzengi öpmeğe hasretti Garbın elçileri
O ihtişamı elinden niçin bıraktın da
Bu gün yatıp duruyorsun ayaklar altında
"Kadermiş" öyle mi? Haşa, bu söz değil
doğru
Belânı istedin Allah da verdi... Doğrusu bu!"
(.....)
Mehmet Âkif, Milli Mücadele'den sonra,
vatanın çağdaş medeniyet seviyesine ulaş-
ması hasretiyle kavruldu durdu. Şiirlerinde
lânetlediği cahillikten, taassuptan, tembel-
likten, ikilikten, taklitçilikten ve aşağılık
duygusundan... milletin sıyrılıp aydınlığa
çıkmasını istedi. İyi ama bu nasıl olacaktı?
Bu gayede birleşmeyen, hemen hemen yok
gibiydi. İçerisinde bulunduğumuz durumu
tesbitte birleşenler, tedavide ayrılıyorlardı.