ve tefâîlin ba'zan ne kadar serkeş, ne kadar
mütemerrid olduğunu bilirim. İhtimal Meh-
met Âkif de bu melekeyi ihraz için uzun
seneler çalışmış ve yorulmuştur. (.....)
Nesirlerimize bile gıbta âver olacak selâset-i
ifade ve suhûlet-i beyan, şairin manzume-
lerini emsalinden tefrik ve temyiz eder.
Sühûlet mi? Heyhat... Meslekten olmayan-
ların su gibi okudukları o mısra’lar, meslek-
ten olanların pek çoğunca mümteniü’l-
ibdâdır. Esere medhal olan mükâlemede
268
lisanımızın son tekâmülü ve kabiliyyet-i
inşâdıyla o serkeş aruzun Mehmet Âkif gibi
bir üstad elinde ne kadar mûnis ve mülâyim
hale geldiği görülür. Bunlardan başka
muhavere serâpâ şiirdir; serâpâ zarâfet ve
letâfet."
Onun şiirlerini nasıl yazdığını, Teceddin
Dergâhında beraber kaldığı merhum Hasan
Basri Çantay şöyle anlatıyor: