Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

yüz binlerce ezanla grupça uygulanan ulusal oral kabadayılık uyguluyor. Ezanın
okunuş biçimi dolaylı kabadayılık içerir. Kabadayılık içeren ezan okuyan kişi,
konumuna göre oral kabadayılar arasına girer.


Ortak Alan
Çağımızda kamusal ortak alan tarafsız ve nötr olmak zorundadır. Bu, tıpkı
apartmanlardaki ortak alan gibidir. Bu ortak alanlar, apartmanın bir dairesinin
zihniyetiyle dizayn edilemez. Herkesi içerecek şekilde nötr ve tarafsız olmasını
ihlal etmek kanunlarımızda suç yapılmıştır.


Türkiye’nin nüfusunun %30’u çocuktur. Yani 25 milyon kişi namazla mükellef
değildir. Bu kişilere, namazın sünnetlerinden ve farzlarından olmayan ezanı
dinlemeyi dayatmanın anlamı nedir? İslam’da namazın neden camide kılınması
farz yapılmamıştır? Hele de Cuma akşamları ve sabahları, yine uydurma olan
kandil geceleri “sala” adı altında ve bahanesiyle ortak alanı saatlerce bağırma
gürültü kirliliğine esir etmek ne İslami ne de insanidir. Kuran’da ve Hadislerde
bulunmayan, insanların sonradan uydurdukları bu salanın dini okunma gerekçesi
ve referansı nedir? Üstelik uydurulan salanın formatına da uyulmuyor.


“Türkiye’de ezan ve saladaki bağırma, en ilkel insanın iletişim biçimidir.”


Ortak alanın bir dine ve mezhebe dayalı hale getirilmesi kabul edilebilirse de,
kandil geceleri, Cuma akşamları ve sabahları gibi bahanelerle aşırı bağırmakla,
insanların işitsel hayatının saatlerce sekteye uğratılması kabul edilemez. Bu süre
zarfında hiç kimse birbirini duyamıyor. İletişim hayatı duruyor. Peki neden ve ne
için? Peki ne sonuç doğuruyor?


İslam’da farz olan ibadet namazdır. Ezan, namazın sünneti bile değildir.
Dolayısıyla ezansız namaz geçerlidir. Peki bir devlet, farz olan namazın
kılınmasını halkına zorlamıyor da ezanın herkes tarafından dinlenmesini neden
zorluyor? Bunun nedenlerini bilimsel ve felsefi olarak daha önceki bir yazımızda
yazmıştık. Bu, her şeyden önce bir çelişkidir. Devlet, ezanı, varlığını göstermek
ve otoritesini hissettirmek amacıyla halkına oral işkence ve şiddet uygulamak için
kullanmaktadır. Fakat devletin bu eylemi, toplumun şiddet aşısı yapmakta ve onu
birbirine şiddet uygulayan bir toplum haline getirmektedir. Devlet, halkını
önemsemiyor.


Şimdi bir bakıyorsunuz, bir anda vakitli ve vakitsiz, “aaaaaaaa” diye ortalıkta ulu
orta bir bağırma duyuluyor. Ne olduğu anlaşılmıyor. Çünkü kelimeler kayboluyor.
Minareden geldiğini görünce “sala” olduğu anlaşılıyor. Okullarda ders ve sınav
yapıldığı, işinden gelip dinlenenin, hastanın varlığını düşünmeksizin. Çağımızda
bu, hiçbir açıdan kabul edilemezdir.


Devlet eliyle ezan ve salayı bağırarak okumak, Antropolojik olarak toplumu
insanlığın bebeklik döneminde bırakmaktır. Biyolojik olarak insanın bebeklik
çağının oral döneminin aygıtlarını kullanmayı sürdürerek büyümesini önlemektir.
Sosyolojik olarak toplumu bağıran bir toplum yapma eğitimi vermektir. Psikolojik
olarak toplumu düşünsel değil duygusal yapma eğitimidir. Çağdaşlık açısından
toplumu çağdışı bırakmak ve çağdışı olduğunu dünyaya ilan etmektir. Çağdaş
değerlere göre toplumu rahatsız etmemek, bir egemen zihniyeti herkese zorla
dinletmemek gibi çağdaş anlayışlarının, bu ülkede olmadığını haykırmaktır.

Free download pdf