KUTSAL METİNLERDE BAĞIRMANIN ANALİZİ
“Sesini alçalt! Şüphesiz ki seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.” Kuran;
Lokman, 19.
Önceki yazımızda Türkiye’de kutsal metinlerin ama özellikle ezanın okunmasında
sergilenen aşırı uzatma ve müzik özelliklerini analiz etmiştik. Bu yazımızda
üçüncü özellik olan bağırmayı felsefi ve bilimsel analiz edeceğiz.
KURAN’A GÖRE BAĞIRMAK
Kuran, bağırmayı “eşek anırması” olarak tanımlar. Ayet şöyle der: “Sesini alçalt.
Şüphesiz ki seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.” Lokman, 19. Bağırmanın eşek
sesine benzetilmesi boşuna değildir. Çünkü eşek; anlayışsızlığın ve kabalığın
sembolüdür.
“Hz. Peygamber, doğal sesi artırdığından ve bağırmaya neden
olduğundan ezanın boru ile okunmasını yasaklamıştır.”
Allah İsmini Kullanarak Bağırmak
Bağırılmasını sevmeyen Allah, kendi isminin bulunduğu ezanın bağırılarak
okunmasından hoşlanmayacaktır. Bir de Onun ismini eğerek, bükerek, kıvırarak,
yayarak bağırmakla söylenmesini hiç hoş karşılamaz. Bağırmak, kabalıktır.
İstanbul’un Aksaray, Laleli ve Yenikapı üçgen bölgesi, Türkiye’nin medeniyet
fotoğrafını veriyor. Bütün üçüncü dünya ülkelerinden ipini koparmış herkes orada
birbirine karışmış. Aynen onların düzeyinde ezan da sunuluyor. Aynen onlar gibi
on, onbeş minareden acayip ve garaip ezan bağırmaları birbirine karışarak
yükseliyor. Çağdaş imkanların olduğu ama medeniyet düzeyi düşük bir şehir
görünmündeki İstanbul’u üçüncü dünya insanları seviyorlar.
İslam’da Ezan
Ezan okumak Kuran’da yoktur. Fıkıh eserlerine göre; ezan, namazın geçerli
olması için gerekli bir farz değildir. Bu nedenle ezan okumaksızın kılınan namaz
geçerlidir. Ayrıca ezan; vaktin geldiğini bildirmek yani “ilam” içindir, insanlara
duyurmak yani “ilan” için değildir. Nitekim Hz. Peygamber, vaktini o belirlediği ve
onu bildirmek için Medine’de sadece kendi mescidinde ezan okutmuştur,
Müslümanların yaşadığı Medine’nin farklı yerlerin hiçbirinde ezan okutmamıştır.
Yani ezanı sosyal milli kimlik sembolü ve simgesi olarak kullanmamıştır.
Sala
Sala, ne Kuran’da ne de Hadislerde vardır. Şiilere karşı sonradan uydurulmuş bir
şeydir. Fakat orijinali dört satırdır. Ama Türkiye’de ondört satır okunmaktadır.
Orijinalinde bulunmayan eklemeler de yapılmaktadır. Canı bağırmak ve bağırma
ihtiyacını karşılamak isteyen kişi, onu, otantikliğini bozarak istediği gibi
okumaktadır. Böyle başıboş bir din anlayışı olmaz.
“Şehirlerde sala okutmak, şehirleri köye çevirmektir.”
Kuran Okumak
Çağımızda her şey gibi din uygulaması da akılcı ve bilimsel düşünme ile yapılmak
zorundadır. Fakat Türkiye’de bu durum tam tersinedir. Hala dini, eskinin dozajını
arttırarak uygulamaktadır. Aslında Kuran’da çağdaş dinin değerleri vardır. Çünkü
Kuran, zaten geldiği dönemde eski kalmış din uygulamasını bitirip yeniyi
getirmek amacındadır.