Ahlaki açıdan kabul edilemez bir durumun kabul ettirilmeye çalışılması etik
paradokstur. Türkiye, İslam ahlakının kabul etmediği bir ezan okuyuş biçimini din
kamuflajıyla kabul edilir yapmaya çalışıyor.
Allah’la Dalga Geçmek
Ezanı bağırarak ve uzatarak okumakta dalga geçmek vardır. Ezanı Allah’la dalga
geçer gibi (haşa) okuyan kişi, bu cesareti ve yetkiyi nereden alıyor? Allah’tan
almadığı kesindir. Allah buna ne diyor diye bakıyor mu? Allah’ın bu konuda ne
söylediği, dalga geçenin umurunda bile değildir. Aslında bu kişi, tanrıya
inanmıyordur. Allah’ı kendi dünyevi nefsi çıkarları ve tatminleri için kullanıyordur.
Allah’ı hor ve nefsi istediği gibi kullanan kişi Allah’a inanmıyordur. Çünkü kendi
isminin bile böyle söylenmesini hoş karşılamayan insan mantığı, böyle davranan
kişinin Allah’a inanmadığı sonucunu çıkarır.
Biri, birisini, ismini eğerek, bükerek ve kıvırarak, uzatarak ve bağırarak çağırsa,
isim sahibi, “dalga mı geçiyorsun?” diyerek kızar. İsminin, ezanda böyle
okunmasından dolayı Allah’ın kızdığı kesindir. Dalga geçme anormaliteliğinin din
adı altında normal görülmesi, o toplumun din ve tanrı algısının anormal olduğuna
dair insanlık entelektüel piyasasında kanaat oluşur. Ezanda bir tek harfte
dakikalarca ağzı, dikey ve yatay yayarak, kıvırarak, eğerek, bükerek bağırmalı
doğaçlama nağmelerle Allah’ın ismi aşırı miktarda uzatılarak söyleniyor. Bu tavır,
dalga geçme durumuna düşmektir. Ezan okurken, “a” sesli harfinde fireni boşalan
kamyon gibi, nefsinin arzusunun coşkusuna kapılarak kontrolsüz kaptırıp gidiyor.
“Ben” simgesi, aktörün karakterini ve erdemini gösterir. Dini aktör, ahlaken
herkese örnek ve herkesten daha çok ahlaka dikkat eden ahlaksal yetiye sahip
olmalıdır. Ahlaki açıdan kabul edilmeyen davranışlarda bulunmamalıdır.
BAŞKASINI RAHATSIZ ETMEK
Ezan okumada en önemli negatiflik, başkasını sözlü rahatsız eder şekilde
okunmasıdır. Ezan okurken başkasını rahatsız etme özgürlüğü nereden alınıyor?
Her şeyden önce bir kişi, başkasını rahatsız etmeyi düşünmüyorsa ondan din
adamı olmaz. Medeni insanlar, bir şey yapacakları zaman, dinin de emri gereği
olan, “Sizi rahatsız ediyor muyum?” diye sorar. Ezan okurken başkasını rahatsız
etme tutumu; bir insanın, başta insanlar olmak üzere başka bir canlının ziyanına
karşı sevinç duymasıdır. Bu davranış, medeni toplumda olumsuz bir davranış ve
psikolojik hastalık görülür. Bu tutumu gösteren insanlar, ruhsal sorunlara
sahiptirler. Bu tutum, bencilliğin ve ego karmaşasının bir ürünüdür. Bağırmada
kendisini kontrol edemeyen kişiden din adamı olmaz.
Başkasını Rahatsız Etmek Kavramının Yokluğu
Biyo-din Anlayışı
Başkasını din için rahatsız etmemeyi düşünmemek, Biyo-din anlayışından
kaynaklanır. Biyo-din anlayışı, dini bedensel eylemlerden ibaret görmektir. Dini;
bedene ve bedensel duyu organlarına hitap ederek işlemektir. Bu anlayış, dini
biyolojik görmek ve din nedeniyle başkasının bedenine hükmetmektir. Devletin
görevi; insanların rahatsız edilmelerini önlemek iken devlet görevlilerinin
kendileri, insanları rahatsız ettiği bir devlet anlayışı bu çağda çağdışıdır. İnsanlara
insanları rahatsız etmemeyi öğretmekle görevli resmi din adamları başka
herkesten daha çok insanları rahatsız ediyor. İnsanları rahatsız etmeyi önlemekle
görevli devletin polisi, gece yarısında arabasının sirenini bağırtarak ve kornasını
çalarak başkalarını herkesten daha çok rahatsız edebiliyor bu ülkede. Başkasını
rahatsız etmeyi düşünmeyen kişi, beşeri-hümünal düşünmeyi yapmayan kişidir.