Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

Türkiye’de Peygamberi öğretim biçimi de kişiciliği üretiyor. Hem peygamber adı
altında kişici sevgisi aşılamak hem de bu insanların tarikat şeyhlerini sevmelerini
istememek bir çelişkidir ve sonuçsuzdur. Fakat Profesör DİB başkanı bile
kavramsal değil, kişici boyut olan aşırı peygamber sevgisi aşısı yapmakla
meşguldür. Onun dahi kişiciliği aşamadığını göstermektedir. Düşünme işlemi
yapamadığı, kavramsal algılayamadığı ve kavram üretemediğinin göstergesidir.


“Aşırı peygamber sevgisi aşılamak, şeyhlere mürit yetiştirmeye
yaramaktadır.”


DİNLERDE KİŞİCİLİK
Dinler; kişicilik sistemi üzerine kuruludur. Semitik Kutsal Kitaplar da, bütün
varlıklarını kişici düşünceyle tanrı üzerine bina ederler ve tanrılarını “yönetici kişi”
şeklinde tasvir ederler. Tanrıya, kölenin efendisi anlamına gelen “Rab” unvanını
verirler. Rab Tanrı, tek kişi monark hükümdardır. Astığı astık, kestiği kestiktir.
Tanrı’nın bu niteliğini devralan kral yönetici de aynıdır.
Bu nedenle Semitik kutsal kitaplar, tek kişilik siyasal ilişkiyi kabul ettirmek
amacıyla, tanrıyı tıpkı bir monark liderin duygu, düşünce ve mizaç yapısına sahip
olarak nitelerler. Bu tanrı tasviri, Tevrat’ın icadıdır. Antropolojik tespitler,
Tevrat’ın, Tanrı Yahova’ya atfedilen huyu, Mısır kralı Firavun İkhnaton’un
betimlemesinden aldığını tespit eder. Bu Kitaplar, tanrılarının zihinsel yapısını,
kitapların yazıldıkları devirdeki insan kral düzeyinde anlatırlar. Tanrının doğasını,
kral insanın o günkü doğasına göre betimlemişlerdir. Yani Tanrı, insanla
özdeşleştirilerek nesnelleştirilmiştir. Bu, Tanrılaştırılmış insan yapısı (homo-
deus)dır. Tanrı, insanın imgesi, suretidir. Monark kral da Tanrının imgesi (tanrı-
kral)dir.


Münezzehlik
Semitik Kutsal Kitaplar hedeflerine ulaştırmada etkin olabilmesi için Tanrı’yı,
insanla özdeşleştirmelerine rağmen, yine de insandan farklı olması gerektiğini
düşündüklerinden, Ona atfedilen bütün niteliklerin insaniliğinin reddedilmesi
demek olan “tenzih” kurumunu kullanırlar. Tanrının zamandan ve mekandan,
insan gibi bedensel yapıdan münezzeh olduğunu söylerler. Bu söylemler,
teolojinin açmazları, çıkmazları, aporialarıdır.


Mesela Tanrı konuşur. Ama konuştuğu zaman, peygamberinin bulunduğu
mekanda ve zamanda konuşur. Musa ile konuşması, onun yaşadığı yani sınırlı bir
zamanda ve onun bulunduğu belirli bir mekan olan Sina dağının tepesinde
olmuştur. Hz. Muhammed’le, Kuran’ın geliş süresi olan yirmi üç yıllık zaman
zarfında ve onun bulunduğu mekanda konuşmuştur. Son peygamber olması
nedeniyle, artık onun vefatından sonra konuşmamıştır ve Kıyamete kadar da hiç
konuşmayacaktır. Semitik tanrı tasavvurunun teolojik sorunu, onu insan
fonksiyonlarına ve bedenine sahip tanımlandığı halde insan gibi görmek
istememesidir.


Münezzehliğin bir diğer fonksiyonu Tanrıyı günahsızlaştırma işlemi olan
davranışsal münezzehlik (masumiyet)tir. Böylece Tanrı’nın dünyada yetkisini
kullanan siyasetçiler de masum yani yanlış yapmazdır. Bu nedenle sorumsuzdur,
yargılanamazdır. Kutsal Kitabında insanların icrasını günah saydığı fiilleri Tanrı
işleyebilir ve işlemesi durumunda Tanrı günahsız sayılır. Mesela insanın insan
öldürmesini büyük suç ve günah sayar ama Tanrı’nın kendisi istediği kişiyi ve
toplumu tümden öldürebilir. Dolayısıyla Onun insan varisi peygamber de, tanrısal

Free download pdf