Ulemanın Politizeliği ve Popülistleşmesi
İlim Yayma’nın ilk kurucu âlimlerinde ve Tarikat şeyhlerinde görüldüğü üzere
ulema politize ve popülistleşmiştir. Bu amaçla, tasavvuf şeyhliğine
dönüşmüşlerdir. “Dinin yayılması, halka açılması, hayırlı evlat yetiştirilmesi,” gibi
görevlerden söz etmişlerdir. İslâm’ın esaslarının öğrenilmesi ve yaşanır hale
getirilmesinden söz ederlerdi. Müslümanca yemek, giyinmek, oturmak,
konuşmak, Müslüman bir çevre oluşturmak, idareye talip olmak gibi İslâm’ın fert
ve toplum bazında kuşatıcı olmasını sağlayacak bütün davranışları ısrarla
vurgulamışlardır. Toplumu İslamlaştırmak istemişlerdir. Popülist olmalarının en
temel nedeni, İslam ilimleri alanlarında yeni tedvin ve formulasyon
yapamamalarıydı. Bunun bir nedeni alimlerin çapsız kalmaları, diğer nedeni ise
İslam’ın kaynağı bin yıl kullanılarak tüketildi ve yeni ürün üretecek malzemesinin
kalmamasıydı. Politize olmalarının nedeni, devletin kadrolarını ve nimetlerini
kolayca ve ülkeye bir kuruş kazandırmadan elde etmek idi.
İslam’ı Yaşatmanın Anlamı
“İslam’ı yaşatmak” demek, kendilerini yaşatmak demekti. İslam onlar için
ontolojik bir unsur idi. Çünkü varlıklarını sürdürebilecek kendi ürünü başka
paradigmaları, kimlikleri ve felsefeleri yoktu. Çünkü sadece geçmiş bilgileri
biliyorlardı. Çağımızın bilgilerinden habersizdiler. Nitekim elli yıl sonra iktidara
geldiler ama Türkiye’nin başı göğe ermedi.
İSKENDER PAŞA ve SİYASET
Zahit Kotku ve Politika
İskender paşa Cemaati şeyhi Zahit Kotku’yla birlikte cemaatte büyük değişimler
başladı. Kotku, aşamalı olarak devlet sorunlarıyla daha yakından ilgilenmeye
başladı. Devletin dönüştürülerek İslamlaştırılması için ‘yeni’ projeleri fiilen
uygulamaya koydu. Özellikle Devlet Planlama Teşkilatı ve Milli Eğitim Bakanlığı
içerisinde kadrolaşmaya öncelik verdi. Müridi olan Erbakan’a ‘yeni bir partinin
kurulmasının zaruri olduğu’ tavsiyesinde bulundu.
Tek parti rejiminin yerini, 1945 yılında çok partili döneme bırakması ile İslamcı
hareket dışa yöneldi. İslamcılığı savunan birçok parti kurulmakla birlikte,
Anadolu’nun geleneksel orta-alt katmanlarını temsil eden İslamcı cemaatlerin çok
önemli bir kesimi, Kemalist gelenekten gelen A. Menderes’in Demokrat Parti
(DP)’sini desteklediler. Gümüşhanevi de önce DP’yi, daha sonra 1961’de
Süleyman Demirel’in Adalet partisi (AP)’ni destekledi.
Kotku’nun, üniversite öğrencilerine yönelik çabaları sonuç verdi ve özellikle
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yürüttüğü çalışmaların karşılığını aldı. Okulun en
parlak akademisyeni Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yanı sıra Turgut Özal gibi
birçok “genç, zeki mühendis” bu cemaatin müdavimi oldu. Korkut Özal, Hüsnü
Doğan, Hasan Aksay, Temel Karamollaoğlu Recai Kutan, Cevat Ayhan, Ahmet
Tekdal, Nevzat Yalçıntaş gibi isimler dergâhın müdavimi oldular. Böylece Nakşilik,
yüzyıllar sonra “okumuş, şehirli aydın” tarikatı oldu. Aslında milli mektebi din
eğitimi almamış beyaz Müslüman aristokratların İslamcılığı oldu.
Milli Görüş
Cumhuriyet Türkiye’sinde İslamcılığın öncüsü Millî Görüş Hareketi’dir.
Günümüzde ise Adalet ve Kalkınma Partisi görülür. Millî Görüş, 1969 yılında
başını Necmettin Erbakan’ın çektiği “Bağımsızlar Hareketi” ile başlayan ve Millî