başörtüsünü kimlik yapmak, İslam’a değil, Yahudi kimliğine hizmet etmektir.
Kuran başörtüsünü, bir kimlik olarak değil, kadının erkekler tarafından taciz
edilmesini önlemek için bir öneri olarak tavsiye etmiştir. Bu nedenle onu farz
yapmamıştır. Dolayısıyla başı açık olmayı kötülememiş ve ona bir ceza
belirlememiştir. Fakat kul hakkını, kimliğin davranışsal unsuru yaptığından
hırsızlığa el kesme cezası getirmiştir. Hırsızlığa hassasiyet göstermeyen kişinin,
başörtüsü vurgusu, dinsellikteki samimiliğinden değildir.
KİŞİ İSİMLERİ
İbrani Kültürü
Toplumsal kimliğin en önemli göstergelerinden biri, kişilere verilen isimlerdir.
Türkiye, insanlarına Yusuf, İbrahim gibi İbranice; Ahmet, Mehmet gibi yine
İbranicenin bir kolu olan Arapça isimler vermeyi Türkçe isim vermeye tercih
ediyor. Yine Türkçe “Tanrı” adını kullanmaya çok karşıdır ama İbraniceden gelen
ve Arapçalaşan “Allah” ismini kullanmayı sever. İsimler, gerçekte mensup olunan
kolektif zihniyetin ve kimliğin dışavurumudur. Bu durum için şöyle bilimsel
nedenler zikredilebilir: Öncelikle kendi dili ile sorunu vardır ve onu
beğenmemektedir. İkincisi, tarih sahnesine geç çıkmış olması nedeniyle, zahirde
düşman kesilse de bilinçaltında üstünlüğünü kabul ettiği ana akım İbraniliğe
içlenme çabasıdır.
ORAL DİNSEL SEMBOLLER
Ezan
Audial/İşitsel Kimlik
Türkiye’nin kimlik unsuru olarak kullandığı belki de en önemli sembol işitsel olan
ezandır. Bu nedenle camileri minare, minareleri hoparlör, hoparlörleri ezan, ezanı
ise oral kimlik sembolünü bağırmak için kullanır. Türkiye’nin yoğun şekilde, ülke
çapında ve açık hava konseri gibi herkese zorla dinleterek kullandığı kulakla alınıp
duygulara hitap eden işitsel kimlik sembolü ezandır. Halbuki İslam’da ezan,
namaz için değil farz, sünnet bile değildir. O nedenle ezansız namaz kılmak
geçerlidir.
“İnsanlarının birbirleriyle davranışlarında dindarlık görülmeyen
ülkelerde yüksek sesle ezan okumak gibi akustik semboller kimlik
açısından çok önem kazanırlar.”
Bugün okunan ezanın hem metni hem de okunuş biçimi, orijinalinde yoktur.
Peygamber zamanında ezan doğal insan sesiyle okunurdu. Boru ile okunmasını
dahi yasaklamıştır. Ayrıca ezanın mesela, “Eşhedü enne
Muhammederresululullah” gibi cümleleri bir tane okunurdu, şimdiki gibi iki kez
tekrarlanmazdı. Bir de ezan bağırılarak okunmazdı. Çünkü Kuran bağırmayı
yasaklamaktadır.
Kuran şöyle der, “Yürüyüşünde mütevazı ol. Sesini alçalt. Şüphesiz ki seslerin en
çirkini eşek sesidir.” Lokman, 19. Bir de ezanın müzikle aşırı uzatılarak okunması
da haramdır. Çünkü Allah ve Peygamber isimleri müziğin beste ve güfte
malzemesi yapılamaz.
Türkiye’den başka Müslüman ülkeler, mesela Araplar, “ezan” susmayacak
şeklinde bir söylemde bulunmazlar. Çünkü kimlik üretme sorunları olmadığından
ezanı toplumsal kimlik unsuru yapmazlar. Türkiye özgün kimlik üretemediğinden,
kraldan çok kralcılık yapmaktadır.