Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

bedensel ibadet yapmak insanlara zor ve mantıksız gelmektedir. Fakat çağımızda
her alanda fiziksellikten zihinselliğe geçilmiştir. Artık insan hayatı, insanın beşeri
aklı ve zihni ile icat ettiği lojik icatlarla yaşanmaktadır. Böylece insan, Tanrı ile
bağın bedensel ritüellerle kurulamayacağı anlayışına ulaşmıştır. Tanrı ile ancak
zihinsel-düşünsel bağ kurulabileceğini düşünüyor. O nedenle kendisini bedensel
ibadetlere dayandıran eski din anlayışı yok olmaya yüz tutmuştur. Artık işler
fiziksellikten düşünselliğe geçtiği için Tanrı’ya fiziksel-bedensel ibadetlerle değil,
zihinsel-düşünsel ilişki kurmaya başlamıştır.


ÇAĞIMIZDA MÜSLÜMANLAR


Filozof Zizek şu tespiti yapar: “Bazı toplumlar, özellikle Müslümanlar, çağdaşlığın
etkisine doğrudan ve hemen maruz kaldılar. Bu yüzden, zaten sembollerden
oluşmuş olan dünyaları çok sert bir şekilde alt üst edildi. Sembolik zeminlerini
yeni bir sembolik denge kurmaya vakit bulamadan kaybetmişlerdi. Bu
toplumlardan bazıları için mutlak çöküşü engellemenin tek yolunun panik içinde
“fundamentalizm” kalkanına yönelmek olması hiç şaşırtıcı değil. Böylece
Müslümanlar bir yeniden kabulün doğurduğu dehşet verici sonuçları oldu.”


İslam dünyasının bin yıl ihmal ettiği zihinsel işlem sonucunda çağımızla irtibatı
kopmuştur. Fakat hazin olan durum, hala bu zihinsel işlemi yapabiliyor
olamamasıdır. Üstelik hala çağımıza karşı direnmekte ve eski anlayışları
savunmaktadır.


Çağa Ayak Uydurmak
Zizek: “Modernleşmenin asırlar boyunca sürdüğü Avrupa’da toplumlar, yaşanan
kırılmaya kültürel çalışma aracılığıyla ayak uydurdu. Bu kırılmanın parçalayıcı
etkisini yumuşatmak için vakitleri vardı. Diğer toplumlar, özellikle Müslüman
toplumlar, bu etkiye doğrudan, koruyucu bir perde ya da zamansal gecikme
olmadan maruz kaldılar. Bu yüzden sembolik evrenleri çok daha sert bir şekilde
alt üst edildi. Yeni bir sembolik denge kurmaya vakit bulamadan, sembolik
zeminlerini kaybettiler. Bu toplumlardan bazıları için mutlak çöküşü engellemenin
tek yolunun panik içinde “fundamentalizm” kalkanına yönelmek olmuştur.”
Fundamentalizm; genellikle dinî esaslı aslî temellere geri dönme talebidir.


Fundamentalizm
Bu fundamentalizmi, bazıları terör ile, diğer bazıları da eski dinsel sembolleri
yoğun bir şekilde kullanma yoluyla uygulamaktadırlar. Türkiye, ikinci gruba
girmektedir. Çağdaş paradigma üretemeyen Türkiye; eski geleneksel semboller
olan cami ve minare inşaatlarını çoğaltması, aşırı bağırarak ve uzatarak ezan ve
sala okutması, bu sembolik fundamentalizme dönüşün göstergeleridirler. İçini
kendi ürettiği çağdaş fikirlerle aydınlatamadığı camilerin dışını kafir ilan ettiği
ötekinin icadı olan elektrikle aydınlatmaktadır. Bu durum, dini; dünyada var
olmak, yani teolojik değil ontolojik nedenle ideolojik olarak kullanmaktır.


Fundamentalistler
Fundamentalistler, kendilerini, aslında çıkmak istedikleri ama çıkamadıkları, kafir
ilan ettikleri “öteki”nin standarlarından daha aşağıda görürler. Nitekim
alabildikleri, ötekinin ürünlerini alıp kullanırlar. Kendilerinden üstün durumda
olanlara yetişemeyeceklerine olan kanaatlerinden dolayı onları kendi düzeylerine
indirmeye çalışırlar. Halk tabiriyle söylenecek olursa bu durum, “Senin gibi
olamazsam, seni benim gibi yaparım,” anlayışıdır. Büyüklük ve küçüklük
kompleksinin bir arada oluşu paradoksunu yaşarlar. Kendilerine empoze edilen

Free download pdf