Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

ürünü olarak görür. Bu teoloji, modernleşmenin temelindeki rasyonelleşme
sayesinde dini anlayış, inanış ve uygulamalar üzerinde etkili olan ve rasyonel
olmayan unsurların ağırlığını önemli ölçüde azaltmıştır.


Üstün Olmak
Kopernik (1473-1543)’ten sonra düşünsel alanda büyük değişimler başlamıştır.
Mesela ondan önceki çağlarda insan-merkezli dünya görüşünü savunmak için
felsefi izahlara gerek yoktu. Gök kubbenin, dünya çevresinde döndüğü, gözle
görülüyordu. Ancak dünya, Astronomide merkezi konumunu yitirince insan da
bulunduğu yüksek noktadan indirildi. Yani bu gelişmeye kadarki devirlerde insanı
Tanrı üstün yapardı. Şimdi bilim sayesinde doğal güçlere egemen olma yoluna
girildi. Artık üstün olmak, insanın kendisine geçmiştir. Buna dayalı olarak Tanrı
anlayışı da değişmiştir. Daha önceleri insan, “veren ve alan olarak Tanrı korkusu
ile” Tanrı’ya inanıyordu ve Onunla, almak ve vermek ilişkisi içinde olduğu için
Ona ibadet yapıyordu. Şimdi Tanrı’ya, veren ve alan olduğu için değil, evreni
yaratmasından dolayı layık olduğu için tapılır oldu.


“Kendisine, kendi küçüklüğünü görme olanağı vermeyen hiç kimse,
muktedir olduğu yüceliğe erişemez.” Bertrand Russell


Rönesans
İnsan, Tanrı vergisi sanal büyüklükle on binlerce yıl kendisini avuttu. Ne zaman ki



  1. asırda Rönesans’la birlikte kendi küçüklüğünün farkına vardı ve gereğini
    yapmaya başladı. 18. asırda motoru icat ederek Aydınlanmayı doğuran insan,
    kendi ürünü reel büyüklüğe ulaştı. Artık büyük olmak, insan aklı ile icatlar
    yapmaya dayalıdır.


“İnsanlar icatlar yaparak büyük oluyorlar. Hiçbir kafasal icadı olmayan
ya biz ne ile büyük olacağız? Ülkemizi ve Birbirimizi yiyerek mi?”


Çağımızda Büyük Olmak
İnsanlar, üstün olup rahat ve mutlu olmak istiyorlarsa kendilerini doğayı
fethetmeye adamaları gerekir. Eskiden rahatlığı ve mutluluğu elde edebilmek için
sadece yiyecek sağlamak gerekiyordu ve bu da insanların savaşlarla birbirlerini
yemelerine bağlıydı. Bu yiyecekler sadece galip gelenlerce elde edilebiliyordu.
Artık insanların birbirlerini yemelerine gerek kalmadı. İşte bu gelişmeler, eski din
anlayışında da değişim getirmiştir.


Duygu ve Düşünme Çağı
Çağımız öncesi devirlerde insanlara her şey insanın duygularına hitap ederek ve
onları etkilemekle anlatılırdı. Din ve tanrı böyle anlatılanlardandır. Fakat
çağımızda insanlık, duygusallıktan düşünselliğe geçmiştir. Çağımız düşünme
çağıdır. İnsan aklının çapı, daha öncesinde emsali olmayan çapta genişledi. Eski
küçük çaplı aklın betimlediği din ve tanrı anlatımları artık yeni insanı ikna
etmiyor. Üstelik o anlatımları mantıksız görüyor.


Fiziksellik ve Zihinsellik
Çağımız öncesine kadar ki devirlerde din, insana tarım ve hidrolik toplum
yapısına uygun, fiziksel aktiviteler ifa ettirerek tanrısı ile bağ kurdururdu. Çünkü
o devirlerde insan yaşamının hemen hepsi Tanrı vergisi doğal bedenlerle
yapılabilen işlerle yaşanıyordu. Ulaşım, iletişim, tarım, imalat, savaş gibi.
İnsanlar artık bedenle yürüyerek hiçbir yere gitmiyor. Fizikselliğin kalktığı hayatta

Free download pdf