Skandal
Kınından çıkıp savaş meydanında soğuyan kanlı bir kılıç gibi devletler,
otuzbir şöleni eşliğinde geleceği hakkında serzenişte bulunan nesiller ye-
tiştirdiğinde yoksulluğun kaçınılmaz olduğunu gördü ve ağladı karanlık
adanın sahipleri. Kaybedilenler arasında azim ve marifet göze çarptı, bir
genelev salonundaki en genç ve en ateşli fahişeler gibi. Devrik cümlele-
rim ise bu sefer gömleğini giymemiş bir pezevengin iktidarsız sigarasına
kül oldu.
Sigara dumanı, sistemi elinde bir kutu boyasıyla karanlık sokaklarda
eleştirirken polisten kaçan bir sanatçı gibi atletimi beje boyuyor. Üzerin-
deki şekersiz çay lekeleri dünyanın büyük bir bok çukuru olduğunu ka-
nıtlayan bir yığın insanın -genelde politikacıların- ya da güne taze sıkıl-
mış portakal suyu içerek başlayan insanların bildiği ama -komiktir ki-
herkesin bir yerde umursamadığını bildiğimiz insanlar tarafından Afri-
ka'nın ölümle sınandığı kıtalarını andırıyor. Başımı kaldırıp portakal su-
yu içmek yerine adını aynı meyveden alan gazlı silaha maruz bırakılan
insanları görüyorum. Bir diğer yarımküre karanlık, küvezde ölüyor be-
bekler. Bana kalırsa bir an önce gelmeli son. Bir an önce, insanoğlu için.
Dedi ve ekledi:
Uyansana! Uyan artık lan!
Sinirden ağlıyor, ağladıkça ciğerlerinden bağırıyordu.
"Yine aynısı olacak değil mi?!"
"Yine bir güneş doğacak ve bizim gibi adamlar bizim düşündüklerimizi
düşünecek, bizim yazdıklarımızı yazacak, bizim gibi yaşayacak ama so-
nunda ölüp gidecekler. Ve sonra yine aynı, yine aynı ve sonra yine aynı!
Ve tahmin et bakalım bunlar bizim kemiklerimiz çürüdükten kaç yıl son-
ra gerçekleşecek?"
Bu bir skandal, yaşam bir skandal, ölüm skan-
dal, savaş skandal, kan bir skandal!
Ahmet Bilal Yeniceli