sırtı kambur bir şehrin şişesi
saydam
sarhoşları diziliyor kaldırımlara
kadınsa mahşerin dört atlısı
çenesinde de kalmış bir
dudak payı
halbuki bilmez, dili peltektir bu
kentin ağzı bozuk plakası
ezgisi yitik bir gecekondunun
dumanı
kara bacası kirletiyor gökyüzü-
nü
üşüdüğünde parmak uçları
bir morgun ölüm soğuğunda
her şey ama her şey için
çok geç naralarını
iki sokak öteden işitiyor kabzeni
teninde raks eden bir elektroşok
cihazı
di’li geçmiş zamanın takılıyor
ağına
berrak bir su birikintisinde
yıkadığın ellerin
kıskıvrak yakalanıyor köşe ba-
şında
ki merhem bellediğin o yuva
geriliyor İsa’nın çarmıhında.
sirtaki edilmiş bir yüreğin nabzı
Pelin
Elmalı