Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

Kimde zenginlik, güç ve iktidar görseler kuyruklarını sallayarak
etraflarında pervane olurlar. Böyle yapmakla Allah’ın gazabını çekmekten
başka bir şey yapmış olmazlar.
Allah “özgürlüğün” değerini gösteriyor; kendi şerefi ve haysiyeti ile
yaşamanın yollarını öğretiyor. Fakat onlar köleliği özgürlüğe tercih
ediyorlar. Ve bunu doymak bilmez ihtiraslarının peşinden giderek kendi
kendilerine yapıyorlar.
Demek “tek çeşit yemek” sadeliği ile yetinerek küresel Firavunların
oyununu bozmak lazım...


Gelelim buzağıya tapmaya...
Olay Kur’an’da şöyle anlatılır:
“Musa öfkeli ve morali bozuk bir şekilde halkına döndü. ‘Ey halkım,
Rabbiniz size son derece güzel vaatlerde bulunmadı mı? Çok mu
uzadı vaat? Yoksa üzerinize Rabbinizden gazap inmesini mi
istediniz de bana verdiğiniz sözü tutmadınız?’ dedi. Onlar ‘Biz sana
verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık. Fakat biz Mısır’dan
çıkarken halktan üzerimize bir takım süs eşyaları almıştık. Onları
attık, aynı şekilde Samirî de attı’ dediler. Senin ardından halkına
böğüren bir buzağı heykeli yapıp çıkardı. ‘İşte sizin tanrınız ve
Musa’nın tanrısı bu. Fakat Musa bunu unuttu’ dediler.”(Taha; 86-
88).
Görüldüğü gibi Musa halkının yanından uzaklaşınca, Samirî, Mısır’dan
getirdikleri süs eşyaları ile bir buzağı heykeli yapıyor ve “Sizin tanrınız
da, Musa’nın unuttuğu tanrısı da bu” diyor.
SAMİRÎ: Eski Mısır dilinde “ecnebi, yabancı” anlamına gelen shemer
kökünden bir sıfat-isimdir. Dolayısıyla Samirî, Hz. Musa’ya o dönemde
katılan binlerce Mısırlıdan birisi olmalıdır. İsrailoğulları Mısır’daki Firavun
İmparatorluğu’nun tanrı-devlet sembolü kutsal boğa (Apsis)’in etkisinde
oldukları için Musa aralarından ayrılır ayrılmaz, tekrar geri dönme
arzusuyla boğa (Apsis) heykeli yaparak eski Mısır dinine dönme eğilimi
gösterdiler.
Mısır’daki boğa (bakara) heykelleri, arkasından ve önünden boşluk
bırakılarak yapılırdı. Rüzgâr vurunca da böğürme sesi çıkarırdı. Bu boğaya
metafizik bir hava verirdi. Genellikle tunç renginde, altın yaldızlı olurdu.
Gücü; tanrısal bilgiyi (sihir), devleti ve serveti elinde bulundurmanın
sembolüydü. Böyle onlarca boğa heykeli Mısır’ın ana cadde ve
meydanlarında dikiliydi. Firavun’un sarayına çıkan yolun her iki yanı da
böyle heykellerle doluydu (Eliade). Kur’an’ın en uzun suresine adını veren
“bakara” da boğa/inek (Apsis) demek olup bunu anlatır.
İşte Samirî bunun bir benzeri küçük figürünü (ıcl /buzağı) yapmış ve
“Bizim eskiden beri Tanrımız bu, bundan vazgeçemeyiz” diye laflar
etmeye başlamıştı.
“I’cl” Arapçada buzağı/dana demek olup Türkçede de kullanılan
“acele/âcil” kökünden gelir. Kur’an’da insanoğlunun temel bir özelliği
olarak dünyaya düşkünlük, dünya malına tamah anlamında kullanılır:
“Hayır! Siz şimdi/hemen/peşin (âcile) olanı seviyorsunuz,
sonrasını/ilerisini (âhire) bırakıyorsunuz(Kıyamet; 20-21). Keza

Free download pdf