Zülkarneyn” kıssası ne anlatıyor?
Önce bazı “fâideli” bilgiler...
Esâtir, menkibe, kıssa, tarih...
Çoğu zaman bunların birbirine karıştırıldığını görüyoruz.
Oysa Kur’an kıssalarını iyi anlayabilmek için, bu sözcüklerin, bu dili
(Arapça) konuşanın zihninde nasıl belirdiğini doğru anlayarak işe
başlamamız gerekir...
ESÂTİR kelimesinin kök anlamı Arapça’da yazmak demek... Yazı (satır),
yazılı olan satırı okumayıp atlamak (istâr), uyduruk söz yazmak (satara’l-
ekâzîb), efsane, hurafe (esâtir), havada savrulan toz (mistâr) kelimeleri
bu kökten... Sözcük Arabın zihninde bunları çağrıştırdığına göre, demek ki
esâtir gerçeklikte karşılığı bulunmayan, realiteye tekabül etmeyen,
okunmadan geçilmiş, bunun için de gerçeklikle alakası olmayan
savrulmuş, atılmış, atmasyon, uydurma anlatılar oluyor. Türklerin masal,
Yunanlılarınmytus, Frenklerin mit dedikleri evvel zaman efsaneleri olarak
mülahaza edilmiş ve hurafeler anlamında kullanılmış
(Elmalılı).Ustur/usturî/esâtir İngilizcedeki tarih, tarihsel olay, geçmiş
anlamına gelen history kelimesini çağrıştırır.