Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

Keza toprağın (yerüstü zenginlikleri/tarım ürünleri), suyun (deniz ürünleri)
ateşin (yeraltı zenginlikleri/petrol/doğalgaz) sahibinin Allah olması,
hammaddesini yaratan doğrudan “Allah” olduğu için “herkese” (en-Nâs)
aittir demek olur. Dolayısıyla bunlara kişiler sahiplenemez, diğer kişileri
bunlardan mahrum bırakamaz. Aksi halde “Bir gün sabah kalktığınızda
mahrum bırakılanın bahçe sahipleri gibi kendiniz olduğunu anlarlarsınız da
iş işten geçmiş olur” manasına gelir...
İlginçtir, Kur’an’ın “tesbih” ve “şirk” kavramlarını ilk bahçe sahipleri
kıssasında kullandığını görüyoruz. Kur’an’ın sinirleri alınıp, ekonomi-politik
vurgusu yok edilip tapınak kitabına dönüştürüldüğü ve bir “ölü metin”
haline getirildiği için bu kavramların esasında Allah’ın mülküne ortak
olmak, Allah’ın mülkünden aldığını iade etmek, üzerinde fazlalaşanı geri
vermek (zekâ, afv), karşılıksız kredileşmek (kard-ı hasen=kredi?), fazla
olanı (ribâ/rebve) reddetmek, fazlalaşanı vererek tüketmek, azaltmak
(infâk), bütün bunları doğru olanı tasdik/sözün namusu adına
(sadaka/sıdk) için yapmak ile ilgili olduğu unutulmuştur...


Düşünün...
Allah’a inanan bir halka tabiat tasvirlerinin yani yerdeki ve gökteki
nimetlerin sıralanmasının manası ne olabilir?
Yeri ve göğü yaratanın; toprağı, suyu, ateşi, tarlaları, bağları, bahçeleri,
meyveleri, hurmaları, develeri, sığırları vb. yaratanın Allah olduğunu
göstermek mi?
Bütün bunları kim yarattı desen zaten “Allah” demiyorlar mıydı?
(Lokman; 25, Zumer; 38, Zuhruf; 9, 87)
Hala da öyle değil mi?
En azından insanlığın % 95’i öyle değil mi?
Tevhid, yerde ve gökte Allah’ın “bir” olduğu ile ilgili değil; bilakis yerde ve
gökte mülkiyetin sahibinin “bir” (ehad) olduğu; bunun bölünmez,
parçalanmaz, ortak kabul etmez bir “bütün” (samed) olduğu ile ilgilidir.
Ve bu birlik ve bütünlük Allah dış dünyada görünür bir nesne olmadığı için
insanların dünyasında en-Nâs’ta (insanların tümü) tecelli eder. En-Nâs’ta
mülkiyet birilerinin elinde toplanır, en-Nâs’ın geri kalanı bundan mahrum
bırakılırsa birlik ve bütünlük parçalanmış, en-Nâs’a (Allah’a) şirk koşulmuş
olur.
Onun için Kur’an tevhidin özüne “Lehu’l-mülk”ü koyar. Bunu çıkardığınız
zaman Allah yerle; tarihle, tabiatla, hayatla ilişkisi olmayan, Aristo’nun
Muharrik-i Evvel’i gibi soyut bir teoloji nesnesi haline gelir.
Oysa Kur’an’ın Allah’ı “Dipdiri yaşam kaynağı (Hayy) ve Yarattıkları
üzerinde titreyen (Kayyum)” değil miydi?

Free download pdf