Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

SONUÇTA


Kısaca Özetleyecek olursak.
“Kur’an-ı Kerim’de 3 tane put ismi vardır. Lat, Uzza, Menat. Lat, otorite,
Uzza, güç, Menat da para demektir. Otoriteden emperyalizm, güçten
faşizm, paradan da kapitalizm doğuyor. Çağımızın 3 büyük putu bunlardır.
Kur’an’ı böyle okuduğumuzda çağın derdine tam da parmak basan bir
kitap olduğunu görüyoruz.”


“Kur’an’daki yaratma vurguları sadece Allah’ın varlığını belirtmek için
değildir aynı zamanda kölelere sahip olunamayacağını anlatmak içindir.
Kur’an’daki tabiat tasvirleri ise mülkün Allah’a ait olduğunu söylemek
içindir. Sürekli ölüm hatırlatması yapılması dünyaya bağlanmaktan
vazgeçmek gerektiğini vurgulamak içindir.”


“Şeytan dediğimiz şeyle içimizdeki 3 büyük temel dürtü temsil edilir.
Adem’e secde et, denildiğinde etmeyip “Beni ateşten yarattın onu
çamurdan.” diyen şeytanla temsil edilen şey kibir dir. Şeytanın Adem’e
“Sana sonsuza kadar toplamanın yollarını göstereyim mi?” demesi hırs tır.
Şeytan, “Bana değil de Adem’e güvenmenin ne kadar yanlış olduğunu
göstereceğim” diyerek Adem’i kıskanır. Burada temsil ettiği haset
duygusudur. Kur’an’a göre 3 büyük günah budur. Her üçünün de altında
sahip olma ve mülk tutkusu vardır.”


Kur’an Mekke’deki Yaşayan Sistemi Sorguluyordu
Bu kitap insanlığa bir öksüzün saf bir yürek temizliği içindeki vicdanından
seslenen Allah, bir kez daha "Hayyu Kayyum" olduğunu yani dipdiri yaşam
kaynağı ve yarattıkları üzerine titreyen, onları yalnız bırakmayan olduğunu
gösterdi. Mekke’de ve Medine’de insani trajedilere ve zulümlere çözüm
bulmak için gelmiştir. “Bu kız çocukları hangi suçundan dolayı öldürüldü?
(Tevkir, 9)” ayeti Mekke’deki sistemi sorgulayan bir ayettir. Bu sorunun
ardından Mekke’nin devasa bir problemi ortaya çıkıyor. Kız çocukları
cehaletten dolayı gömülmüyordu. Tefeci bezirganlar şehre hâkimdi.
Mekke’ye getirilen malları iç ediyorlardı. Oradan kazandıkları paralarla
bankerlik yapıyorlardı. Mekkeli yoksullara borç para veriyorlar, borcunu
ödeyemeyenlerin erkeklerini köle yapıyor, kızlarını kadınlarını da Kâbe’nin
arka sokaklarında açmış oldukları genelevlerde çalıştırıyorlardı. Kur’an-ı
Kerim buna “Yeda Ebu Leheb” diyor. “Ebu Leheb’in kurduğu düzen”
Adamın iki eli kurusun diye beddua etmiyor. Ebu Leheb’in kurduğu düzene
beddua ediyor. Mekkeli çocuğum büyür de onların eline düşer diye toprağa
gömüyor. Kur’an-ı Kerim diyor ki, “Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı
öldürmeyin. (İsrâ, 31)” “Kahrolsun Ebu Leheb’in düzeni” diye, bu ayetler
sokaklarda çınlamaya başlayınca, bu düzenden mağdur olan ne kadar
cariye, baba-anne varsa Peygamberin yanına doğru koştu.
Mekke’yi sarsan soru bu, sokağın beklediği soru bu. “Bunun hesabını
sormak için geldim. Kâbe’nin etrafında, Allah’ın evinin olduğu bir yerde
böyle bir şey olamaz.” Kılıcını çeken Peygamberin arkasında saf bağlıyor.
Bir tanesi Peygamberimiz yolda yürürken arkasından vuruyor ve soruyor:

Free download pdf