İhtilalci, dinsiz, mal mülk düşmanı, etrafına çapulcuları toplamış,
düzene isyan eden anarşist demeye getiriyor.
Hz. Peygamber’in Tefeci Düzene Alternatif Olma Yolu
Kur’an, Müzemmil Suresi’nde Peygambere, bu tefeci düzene karşı
etrafındaki bir avuç insanla nasıl alternatif olacağını gösteriyor. “Rabbin,
senin ve beraberindekilerin uykusuz geceler geçirdiğini biliyor. Gecenin ve
gündüzün ölçüsünü/gücünü koyan Allah’tır. Bu konuda epeyce
zorlanacağınızı bildiği için size lütuf ile muamelede bulunuyor. Artık
Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. İçinizden hastaların olacağını, Allah’ın
fazlından aramaya koyulanların bulunacağını, yeryüzünde sefere
çıkacakların olabileceğini bilmektedir. O halde Kur’an’dan kolayınıza geleni
okuyun. Salâtı ikame edin, zekâtı verin. Allah’a güzel bir borç verin.
Kendiniz için ne hayır yaparsanız, karşılığını Allah katında daha büyük
olarak bulursunuz. Daima Allah’tan bağışlanma dileyin. Allah çok
bağışlayıcıdır, sevgi ve merhamet kaynağıdır. (Müzzemmil; 20)”
Yani, gecenin güçleri donanımlı olmaktır, donanmaktır, gece yarınlarında
kalkıp, Kur’an’ı düşünerek, ruh dinginliğine kavuşarak okumaktır, iç
dünyayı şeytanın vesvesesinden arındırmak için okumaktır, tevbe etmeniz,
ölüm üzerine düşünmeniz, bireysel olarak özgür bir ruh olmanız lazımdır,
deniliyor. “Senin için gündüz uzun bir uğraş var. (Müzemmil, 7)” deniliyor.
Kur’an’ın bel kemiği cümle şudur. “Salatı ikame edenler zekatı verirler.”
Bunu şöyle çevirdiler ve mahvettiler. “5 vakit namaz kılarlar, 40’ta 1 zekat
verirler.” Zekat 40’ta 1 vermek değildir. Fazla olanı vermektir. “Kur’an’dan
kolayınıza geleni okuyun.” derken “Kur’an’ı birbirinizin işini kolaylaştırmak
için okuyun” denilmektedir.
Salat kelimesi 8-10 yerde, güneş, gündüz, gece, ay, akşam kelimeleriyle
beraber kullanıldığı yerlerde rüku ve secde anlamında namazı ifade eder.
Geri kalan 120 yerde yardımlaşma, dayanışma anlamına gelir. O zaman bu
ayeti şöyle anlamak gerekir. “Onlar yardımlaşma ve dayanışmayı ayağa
dikerler ve fazla olanı verirler.” Peygamberimiz etrafında toplanan
insanlarla şöyle yaşıyordu. Sabahleyin toplanıp “Yarabbi bize yardım et.”
diyorlardı. Beraber rükü ediyorlardı, secde ediyorlardı. Sonra “Bir ihtiyacı
olan var mı?” diyorlardı. Birbirlerine sarılıyorlardı ve dağılıyorlardı. Gidip
tarlalarında, bağlarında, bahçelerinde çalışıyorlardı. Günlük ihtiyaçları
kadarını evlerine bırakıyorlardı. Akşam tekrar toplanıyorlardı. İhtiyaçtan
fazlasını getiriyorlardı. Yine Allah’a yalvarıyorlardı, beraber namaz
kılıyorlardı. İhtiyacı olan oradan ihtiyacını alıyordu. Bir kaynaşma, değiş
tokuş, görüşme oluyordu. Sohbet ediyorlardı. Sonra evlerine gidiyorlardı.
İhtiyaçtan fazlası ellerinde yoktu. Biriktirmiyorlardı. Caiz değildi. Haramdı.
Bu toplum Mekke’deki putperest düzeni böyle yıktı.
Dünyadan El Etek Çekmek, Otoritenden Güçten ve Paradan El Etek
Çekmektir
Dışarıya çıkıp baktığımızda insanların peşinden koşturduğu en önemli şeyin
çalışmak ve para kazanmak olduğunu görürüz. Kimisi camiye gidiyor,
kimisi kiliseye gidiyor, kimisi Allah’a inanıyor, kimisi inanmıyor. Hayatın en