anlaşmalar yapıyor. Onlardan oluşan ortak bir ordu kuruyor. Bütün amacı
Ortadoğu bölgesini bir bayrak altında birleştirmek. Şu anda da Hz.
Süleyman’ın ideali gerçekleştirilmeyi beklemektedir. O dönemde, güneyde
Sebeliler (karıncalar), kuzeyde Hititler (kuşlar), doğuda Babilliler
(cinler/periler) ve batıda Fenikeliler (yelkenli gemi ve rüzgarlar) vardı. Bu
devletler o dönemde böyle anılır ve bilinirlerdi. “Karıncalar”, Rüzgarlar”,
“Cinler”, “Kuşlar” o dönemde bu kabilelerin ad ve sembolleriydi. Tüm bu
ülkeler Hz. Süleyman’ın emrine girmişlerdi. Hz. Süleyman’a verilen mülk
buydu. Yani 600 tane karısı olan, cariyeleri olan, yerlerin göklerin mülkü
ona ait olan, zenginlikten tavan yapmış bir peygamber ve kral değildi. Hz.
Süleyman bir evi, bir bineği, bir eşi olan, bir yıllık rızkından başka asla
yiyecek biriktirmeyen binlerce peygamberden sadece biriydi. Bize verilen
ders şudur. Dünyanın başına en fazla bir evi, bir arabası, bir yıllık rızkını
bir kenara koymuş, kibir, haset ve hırs sahibi olmayan ve Allah’ın
emanetini kendi zimmetine geçirmeyecek kişiler getirilmelidir.
“Eline Bir Demet Sap Al”
Kur’an’da Eyyûp Kıssası anlatılırken denir ki, “Eline bir demet sap al.
Onunla vur. Yemininden dönen durumuna düşme. (Sâd, 44)” Bu olay şu
şekilde yorumlanmıştır. Eyyûp Peygamber hastalanmış ve yaralarında kurt
çıkmış. O kadar sabretmiş ki yarasındaki kurdu dahi atmamış. O esnada
karısı dediğini yapmamış ve Eyyûp Peygamber “Şu kurtlardan bir
kurtulayım sana göstereceğim.” demiş. Sonra iyileşince Kur’an da ona
sözünde durmasını söylüyormuş. Bu Tevrat’tan alınma bir hikayedir.
“Eline bir demet sap al” demek, birleşmek, yekvücut olmak, demet
gibi yan yana durmak anlamında bir deyimdir. “Ayağını yere vur,
dedik. İşte sana kullanıp yıkanacağın ve içeceğin soğuk bir su. (Sâd, 42)”
ayetinde anlatılan yıkanıp kurtlardan kurtulması değildir. Bu ayetlerde
Hz. Peygamber’e ambargo yıllarında Eyyub sabrı ve direnişi örnek
gösterilir. Dağılmamaları, yılmamaları, sapların bir demet halinde
bir arada durması gibi birlikte durmaları söylenir. Ve ayağını yere
sağlam bas denir. Böyle yaparsan önüne pınarlar çıkacak, yepyeni mutlu
bir gelecek, çölün içinden su çıkmış gibi sizin olacak, denmektedir.
Kıssaların Anlatıldığı Ayetlerin İniş Zamanları
Kıssa ayetlerinin geldiği dönemlere bakıldığında bu yorumlamalar
tamamen uygun düşmektedir. Yunus Peygamber’den örnek verildiği sırada
Peygamberimiz tam da kaçmayı düşünmektedir. Kendini ifade edecek
birilerini bulamamıştır, bunalmıştır. Bu sırada gelen ayetlerle kendisine,
‘Yunus gibi olma, Eyyûp gibi diren, sonunda Süleyman gibi olacaksın.”
denmektedir. Bu anlatıların tamamı Peygamberin o anda yaşadığı dönem
ve ruh dünyasıyla örtüşür. Her biri bir pencere açar.