Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

taleplerini, yaşantısını) reddettiklerini, arada şiddetli bir “mülk, kenz”
tartışması olduğunu anlayamıyor.
Bunun, bütün zamanların mülk, kenz ve temerküz karakteri olarak ele
alınan Firavun için de geçerli olduğunu, esasında Firavun’un Mekke’deki
Ebu Cehil, Ebu Leheb ve Velid bin Muğire’ye çok benzediği için sıklıkla
örnek verildiğini fark edemiyor.
Şu halde “Firavun” kimdir?
Nelere sahiptir?
Nasıl yönetmektedir?
Ne şekilde davranmaktadır?
İtiraz edeni ne ile itham etmektedir?
Buradan aynı şeylere sahip olanların, aynı tarzda yönetenlerin, aynı
şekilde davrananların ve aynı şekilde itham edenlerin de genetiğini
çıkarmış olacağız.
Demek ki Firavunluğun itikat/iman kategorisinde değil; sahip olma,
yönetme, hükmetme, ekonomi-politik duruş ve siyasal davranış
kategorisinde yaşayan bir kuramsallık olarak ele alınması gerekiyor.


Önce Firavun’un sahip olduğu şeyler nelerdi onlarla başlayalım.
[Firavun kavmine seslenerek dedi ki: “Ey kavmim! Mısır mülkü
benim değil mi? Şu nehirler de benim altımdan akıyor (değil mi?)
Hâlâ görmüyor musunuz?] (Zuhruf; 51).
[Ey kavmim! Bugün yeryüzüne egemen kimseler olarak mülk
sizindir.] (Mu’min; 29).
Demek ki Firavun o kimsedir ki kendisini ülkenin mutlak sahibi olarak
görür. Öyle ki tüm ülke onun mülküdür. Mülkünde istediği gibi tasarruf
eder. Dilediğini ihya eder, dilediğini ifna eder. İstediğine verir, istediğinden
geri alır. Demek ki Firavunluk bir ülkede “mülkün” ele geçirilmesi ile
başlıyor.
Peki, bu mülkten maksat nedir?
[Firavun ‘Onları bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve itibarlı
makamlardan uzaklaştırdığımız için böyleler.’ diyordu.] (Şuara; 57-58)...


(^) [Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun’a ve onun
ileri gelenlerine, dünya hayatında nice zinet ve mallar verdin.]
(Yunus; 88)
Demek ki Firavun’un sahibi olmakla övündüğü “Mısır mülkü” ayette
geçtiği gibi ırmaklar (enhâr), bahçeler (cennât), pınarlar (uyûn),
hazineler/servetler (kunûz) ve itibarlı makamlar (meqâm kerîm) idi.
Bunların bütün zamanlar için anlamı bir ülkenin/yeryüzünün yeraltı ve
yerüstü kaynaklarını yani tüm zenginliklerini, en itibarlı makamlarını (köşe
başlarını, stratejik noktalarını) ele geçirmek ve geri kalan herkesi bundan
mahrum bırakıp muhtaç duruma düşürerek kendinde “kenz” ve
“temerküz”etmektir.
İşte Firavunluğun başlangıç noktası budur.
Bunun içindir ki güç bir kişide veya gurupta kenze (birikmeye) ve
temerküze (merkezîleşmeye) başladı mı Firavunluk iklimine girilmiş
demektir.

Free download pdf