Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

Ayette geçen “Yerinizden sizi çıkarırlar/çıkaracaklar” (yuhricâkum min
arzıkum) tabiri “Sizi koltuğunuzdan edecekler, iktidarınızı elinizden
alacaklar, buralardan sürüp çıkaracaklar, devirecekler” manasına geliyor.
Keza “Örnek/üstün yolunuzu giderirler/giderecekler” (yezhebâ
bitarîgatikumu’l-müslâ) tabiri de “Kurduğunuz herkese örnek ve üstün
yolunuzu/sisteminizi/rejiminizi giderecekler, yıkıp çökertecekler”
manasındadır. “Müsla” kelimesi örnek, üstün, ideal anlamına geliyor. Put,
heykel (temâsil) kelimesi de bu köktenden. Bu durumda “Putlarınızı
yıkacaklar, heykellerinizi devirecekler” manasını da zımnen içerir...
İtirazı hiç sevmez, muhalefetten nefret eder, isyan karşısında panikler ve
işte böyle itham eder Firavun.


Tanıyın bunları.
Dinî, millî, ilmî, siyasî, iktisadî ve ictimaî “kenz” ve “temerküzün”
olduğu yerde görülür.
Yeri, zamanı, mekanı, dini, mezhebi, ırkı, milliyeti yoktur.
Kitab’ın en güncel, en yaşayan karakterlerinden birisidir.
Kur’an’da tam 74 kez geçer.


FİRAVUN’UN CESEDİ
“Firavun’un müzedeki cesedi”,
“Tatlı su ile tuzlu su”, “Petekteki
Lafza-i Celal”, “Erciyes’in
tepesinde Allah yazısı” türünden
anlatıları oldum olası
garipsemişimdir.
Neden derseniz, “olmakta
olana/oluş halinde” olana sağır,
kör ve kalpsiz kesilip,
“olağandışılık” beklentisinin
Kur’an mu’minliği değil; Tevrat
ve İncil inanlılarından olmak
olduğu kanaatindeyim.
Malum eldeki Tevrat mucize, İncil de kehanet anlatılarıyla doludur.
Kur’an’da ise yoğun bir şekilde yaşanmış tarih, yaşayan hayat ve canlı
doğa tasvirleri vardır. “Olmuş olan” birer ibret tablosu olarak tarihten
kesitler, “olacak olan” ise ölüm, afet ve kıyamettir.
Bunlar ise hep “yaşayana” hitaptır. Şu denmek istenir: Ey yaşayan insan!
(Yâsîn, Tâhâ!) “olmuş olan” gibi olman mümkündür; ibret al, “olacak
olana” ise dikkat et; uyanık ol, kendine gel!
Haliyle bu söylem olağandışılığa değil; olmuş olana, olmakta olana ve
olacak olana dikkat çeken bir söylemdir. Ne olmuş olanda, ne olmakta
olanda, ne de olacak olanda olağandışılık yoktur! Geçmiş ve gelecek şu an
nasılsa öyledir. Dün ve yarın, bugün nasılsa öyledir. İbn Haldun’un dediği
gibi suyun suya benzediği gibi mazi (geçmiş) de hale (şimdiye) benzer.

Free download pdf