ZİYA GÖKALP

(ŞİİR PARKI) #1

Hanım'ın hocasına "Kızılelma"nın neresi olduğunu sormaya
gelmiştir. Ay Hanım'ın hocası Sadettin Molla, Turgut'un
sorusunu cevaplarken, Ay Hanım da gizlice anlatılanları
dinlemektedir. Sadettin Molla, "Kızılelma"yı anlatmaya
başladığında, Ziya Gökalp'ın gerek bu kavram ya da sembol
hakkındaki düşüncelerini, gerekse tarihimize,
medeniyetimize bakışını öğreniriz:


“...Oğlum, Türk fatihleri, / İsterdi istila etmek her yeri; /
Fethe lakin bir tek hedef tanırdı, / Orayı kendine İrem
sanırdı. / Bu mev'ud ülkeye, bu tatlı yurda / Vasıl olmak
için hep bu uğurda / Yüzlerce defalar Türklük kaynadı: /
Hind'i, Çin'i, Mısr'ı, Rum'u kapladı. / Bütün paytahtlara, en
son Çinler'e / Gitti; fakat asla bu meçhul yere /
Yaklaşmadı; çünkü o mev'ud ülke / değildi hariçte bir
mevcud ülke. / ”Kızılelma” yok mu? Şüphesiz vardır; /
Fakat onun semti başka diyardır... / Zemini mefkure, seması
hayal... / Bir gün gerçek fakat şimdilik masal... / Türk
medeniyeti taklitsiz, sâfî / Doğmadıkça bu yurt kalacak
hafî...” (Tansel 1972, 11)


Bu mısralardan hareketle söyleyebiliriz ki, Gökalp'ın
"Kızılelma"sı, yeryüzünde bulunmayan bir hayali ülkedir. Bir
ufuk gibi, kendisine yaklaştıkça sizden uzaklaşır. Endülüslü
Ebu Hayyam'ın “El-kasd-ül Mütebaid” tanımı, tam da bu
ufuk benzetmesine denk düşmektedir. (Danişmend 1983,
160)


Gökalp, atalarımızın çok yerler fethettiğini fakat bu yerlerin
sahiplerince de atalarımızın fethedildiğini söyleyerek,
tarihimize bir eleştiri yöneltmektedir. Adeta girdiği kabın
şeklini alan Türkler, bu sebeple ne bir Türk felsefesi, ne de
bir Türk hukuku geliştirebilmişlerdir. Bazen Arap, bazen
Acem, Bazen de Frenk dinli olmayı seçmiş olan Türkler,
kimi zaman Arapça Farsça yazmış, kimi zaman Frenkçe
yazmıştır.

Free download pdf