Kısacası, bazen Doğu'ya, bazen Batı'ya yönelmiş, fakat
kendi şahsiyetini bulamamıştır. Şu mısralarda, Gökalp,
"Kızılelma"ya nasıl ulaşılacağını anlatmaktadır:
“Millette olsa bir gizli ihtiyaç, / Milli vicdan bulur ona bir
ilaç; / Türk bakmamış İram yahut Sebâ'ya, / Demiş:
“Gideceğim Kızılelma'ya.” / Maksadı gitmektir birliğe doğru,
/ Milli düşünceye, dirliğe doğru... / Bilir bir gün milli irfan
doğacak / Yeni Orhun, Yeni Tufan doğacak. / İçtimai bir
yurt, kavmi bir tarih / Edecek Türlük'ü taklidden tenzih. /”
(Tansel 1972, 13)
Perde arkasından bu sözleri dinleyen Ay Hanım, hocasının
anlattığı "Kızılelma" idealini gerçekleştirmeye karar verir.
İdealini gerçekleştirmekle kalmaz aynı zamanda Avrupa'ya
kendisini aramaya gelen Turgut'la da evlenir. Bu saadet
atmosferinden sonra şiiri bitiren mısralar şunlardır:
“Kızılelma oldu bir güzel Cennet: / Oradan Turan'a yağdı
saadet. / Ey Tanrı icabet kıl bu duaya: / Bizi de kavuştur
Kızılelma'ya!...” (Tansel 1972, 22).
Orhan Şaik Gökyay'ın şu satırları, Gökalp'la birlikte
"Kızılelma" kavramının yeni bir anlam kazanışını
örneklemektedir:
“Tanzimat'tan sonraki yıllarda hemen hemen unutulmaya
yüz tutan bu sembole yeni bir anlam kazandırmaya çalışan
Ziya Gökalp'ta "Kızılelma", bu defa, çökmekte ve
dağılmakta olan Osmanlı Devleti yerine bütün Türklerin bir
araya gelerek kuracakları ve yüzyıllardır özlemini çektikleri
Turan ülkesiyle eş anlamda kullanılır.” (Gökyay 2002, 560).
Görüldüğü gibi, Ziya Gökalp'ın "Kızılelma" şiiri, bu kavramı,
gelenekte olandan farklı bir şekilde yorumlamış,
"Kızılelma"yı, Türklerin hâlihazırda içinde bulundukları