ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN

(ŞİİR PARKI) #1

olmuştu.


Hâmid, yalnız böyle şahsî tanışmalarla kalmamıştı. Şehrin
ehemmiyetli binalarını, müzelerini, âbidelerini geziyor ve
görüyordu. Bu itibarla onun devam ettiği hakikî mekteb,
Ekol National değil, çocuğile büyüğile, binaları, caddeleri,
heykelleri, köprüleri ve tiyatrolarile bütün Paris’ti. Bunu
anlayan babası, oğlunun bir buçuk senelik tahsilini yeter
görmüş olacak ki Hâm'id'i mektepten aldı.


Paris’te Hâmid’e yakından tesiri bakımından biraderi Nasuhi
Beyi tanımalıyız. Sarığile hoca, kılıcı ile erkânıharp, külâhile
derviş, kalemile şair, fakat bütün bu ayrı manzaralar altında
daima her bir mütefekkir olan Nasuhi Beyi Hâmid şöyle
anlatır:


«Bir Fransız felezofundan ders aldığı için hem alafranga bir
felsefe saz, hem de tarikati nazeninde bir ehli niyaz idi.»


Bu geniş düşünceli ağabeyin Hâmid üzerinde ahlâk ve itikat
sahasında derin izler bıraktığı şüphesizdir. Paris’ten
Viyana’ya oradan İstanbul’a dönen Hâmid, hatıratında diyor
ki:


«Ben, iki sene zarfında artık büyük adam olmuştum. Büyük
penbe yalı, muazzam divanhaneleri, salonlar, odalar,
bahçedeki sedler, havuzlar hep küçülmüş, validemden
başlayarak evde her kim varsa boyları kısalmış, dadımın
vesair cariyelerin yüzleri buruşmuş görünüyordu.»


Hâmid’in yaptığı mukayese evi ve evindeki insanlar için
değil, asıl Paris’le İstanbul’un çehresi için doğru ve yerinde
idi.


Fransızcayı Paris’te elde etmiş olan Hâmid, koleje giderek
İngilizceyi de öğrenmeğe başlamıştı. Hoca Bahattin

Free download pdf