öldü.
Başbaşa kaldığımız aziz saatlerde eserlerinden bazılarının
ancak üç yüz sene sonra kavranabileceğini söylerdi.
Tefahüre hiçbir zaman tenezzül etmemiş bir adama bu
sözleri «ebediyet insiyakı» söyletiyordu. Hâmid, gelmiş ve
geçmiş dehaların hiç birisile mukayese edilemez. Dünya
edebiyatında «Pure» şiirin en yüce zirvesi odur.»
Doç. Dr. SADİ IRMAK
Taha Toros Arşivi, 001506503006
*****
"Bir ay evvel evine gittiğim zaman bana bir beyit okudu:
Tad yok gecesinde gündüzünde
Ben neyliyeyim bu yeryüzünde!
Ve kulağıma iğilerek dedi ki:
"Beyit eski değil yeni ha!"
Dipdiri bir baş, ve bu başı taşıyamıyan dermansız bir
gövde. O beyit bu gövde için söylenmişti.
Ölümünden beş altı gün evvel gene yanına gittim. Bu sefer
de dedi ki:
"Hani sana bir beyit okumuştum, o doğru değil, daha
doğrusu şudur:
Tatlıdır ruzü şebi devranın
Tatmıyorsan o senin noksanın."
Bunu söyliyen de o dermansız gövde üstündeki baştı: O