müteessir oldum. Ağlamıya başladım, onu teselli etmiye
gelmişken asıl ben, kendim teselliye muhtaç bir hale
gelmiştim. Bu düşünce ile kendimi topladım. Birkaç söz
söylemek istedim. Fakat Kemal meydan bırakmadı:
- Burada, dedi, şurada burada serbest gezdiğim
zamanlardan daha rahatım... Kendimi düşünmüyorum,
şahsım için ıstırap duymuyorum. Milletim ve memleketim
için acı duyuyorum.
Kemal beş buçuk ay mevkuf kaldı. Sonra ikamete memur
olarak Midilliye gönderdiler. Tevkifinin sebebi şudur:
Namık Kemal bir gün bir mecliste padişah aleyhinde ağır
sözler söyler. Memlekette zulmün, haram yiyiciliğin onun
şahsiyle devam ettiğini, hâlledilecek olursa vatanın saadet
ve selâmete kavuşacağını ileri sürer. Mecliste
bulunanlardan Sütlice mevlevî dergâhı şeyhi Abdülbaki
efendi yemez, içmez, bu sözleri Abdülhamide jurnaller. Ve
Kemali bir gece evinden alarak hapsederler. Tevkif hâdisesi
1876 da olmuştur.
Kemal bana gönderdiği mektuplarda edebiyattan, tarihten
ve felsefeden bahsettiği gibi, padişahın kahrından da
şikâyet ve feryat ediyor, milletin istikbalini fena ve karanlık
gördüğünü söylüyordu. Bu arada beni de zulme, esarete,
dalkavukluğa karşı mücadeleye teşvikten geri kalmıyordu.
Namık Kemal, yalnız beni değil sevdiği, sevmediği, tanıdığı
herkesi, meclisinde bulunan her insanı istibdat aleyhine
teşvik ederdi. Bunun içindir ki hayatını düşünmiyecek bir
şevkle, ölümü bile hiçe sayan bir vecd ve cezbe ile vatanı
için inledi, haykırdı, Türk toprakları için gürledi:
Sıtk ile terkedelim her emeli, her hevesi,
Kıralım hail ise azmimize ten kafesi,