duvara yürüdü ve cebinden çıkardığı küçük
lâstikle imzayı sildi. O kadar...
E, ne mi olmuş sonra?...
Sonra, müdür odasının kapısı vurulmuş ve
yaramaz öğrenci ağlaya ağlaya Fikret’in
ellerine kapanmış!
Yine buna benzer bir olay:
Mektebin sayılı azılılarından biri
yemekhanede sürahiyi kırar. Mubassırla
hırlaşırlar. İş büyür, ikisi birden müdürün
karşısma çıkarlar. Fikrer sorar:
— Siz mi kırdınız sürahiyi?
— Hayır efendim, ben kırmadım...
Bu dört kelimelik yeminsiz, şahitsiz cevap
onun için yeter. Mubassıra döner:
— Bir talebe yalan söylemez, der, yanlış
görmüşsünüz...
180