Müslümanlara zulmetmesine katlanama-
maktadır; savaş sırasında Müslüman
tutsaklara iyi davranan Almanya örneğinde
olduğu gibi, Müslümanlara zulüm etmeyen
emperyalist bir devletle işbirliği etmeyi dahi
sakıncalı görmemektedir. Batının geri kalmış
İslâm ülkeleri üzerindeki zulüm ve baskı-
sının dini nedenlerden değil de iktisadî
nedenlerden doğduğunu bilmediği için,
emperyalistlerin hiç değilse bazılarının
(Almanların) «vicdana sahip» olabilecekleri
ele geçirdikleri ülkeleri hattâ «uygarlaş-
tıracakları» sanısına kapılan ve Hıristiyan
Almanya’nın Müslüman Asya, Afrika halkına
bakışını «birinci defa doğan fecir» gibi gören
şair, o coşkuyla, bu kez, Almanya lehine
çalışacak İslâm Birliği hayaline daha bir dört
elle sarılır, Türkiye üzerinden Basra ve
Hindistan düşleri gören Almanya’ya İslâm
ülkelerinin «anahtarlarlarını» kendi elceği-
ziyle sunmak için. Arabistan’a propaganda
gezisine çıkar.
182