Yüzyıllardan beri İslâmlığın savunması için
göğsünü geren, bu uğurda hiçbir fedakâr-
lıktan çekinmeyen Osmanlı devletini
büsbütün ortadan kaldırarak İslâmlığı maddî
ve mânevi kuvvetlerden büsbütün yoksun
bırakmak için zulüm, şiddetin, vahşetin en
kötüsünü işlemekten çekinmediler. (...) İslâm
ülkelerini parça parça edip zorla ellerine
geçirmekle yetinmediler de kutsal şehirleri
de nüfuzları ve egemenlikleri altına aldılar.
Sonunda İslâmlığın başkentini de işgal
ettiler. Bağımsız bulunması Müslümanlar
için dinsel görevlerden olan hilâfetin yüce
makamını ise doğrudan doğruya nüfuzları
altına aldılar. (...) İslâmlığın elinin koluna
kıskıvrak bağladıktan sonra en vahşi, en kan
içici bir Salip sürüsünü üzerine saldırdılar.
Zalim bir Salip ordusu Asya kapılarını
zorladı; Anadolu’ya, İslâmlığın harîmine
ayak attı. (...) Felâketin büyüklüğünü gören
Anadolu Müslümanları tekrar silâha
sarılarak yeniden ordular kurup yirminci
uygarlık yüzyılının Ehl-i Salibi'nin akınını
siirparki
(siirparki)
#1