Dağlar, uçurumlar ona yol vermemek ister.
221
Nasıl, bunlar da sanki Akif’in değil de
Fikret’in.... Safahat’dan değil de Halûk’un
Defteri’nden dökülmüş!'
Ama bu deyiş yakınlığı dışında öyle kocaman
bir Mehmet Âkif vardır ki hiç kimseye
benzemez, herkesten ayrı ve yalnız kendi-
sidir ve elbet, elbet, elbet gürül gürül, çağıl
çağıl bir şairimizdir. O olmasaydı, Çanakkale
dilsizdi:
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i.
Bedr’in arslanları ancak bu kadar şanlı idi!
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
«Gömelim gel seni tarihe» desem sığmazsın!
Yalnız Çanakkale mi?... Ya İstiklâl Marşı?...
Otuz altı yıldır, her hafta sonu, bütün
memleket ayağa kalkıp onu dinliyor: