beraberdi. Yer yer kaynaşan isyanlara imanlı
sesiyle karşı koymuştur. Hele Kastamonu’da,
Nasrullah Camiinde verdiği büyük, siyasî
vaaz bütün gönülleri fethetmişti.
Mehmet Âkif ömrünün son yıllarını Mısır’da
geçirmiştir. O, şapka giymemek için memle-
ketten uzaklaştı derler. Yalan!... Safahat
şairini Abbas Halim Paşa davet etmişti.
Hayalindeki eserleri, hele büyük bir aşk ile
yazmak istediği Salâhaddin-i Eyyubî isimli
manzum piyesi yaratabilmesi için, geçim
zorluğundan uzak, rahat bir hayat hazır-
lamıştı ona... İşte Akif’in seyahat sebebi.
Orada, Mısır hükümeti ona bir vazife de
verdi: Üniversitede Türkçe ve Türk edebiyatı
profesörlüğü... Mithat Cemal’e yazdığı
mektupta: «İstanbul’da Türkçeyi ve Türk
edebiyatını okutacak Akif’ler çoktur. Ama
ana dilimi ve millî mefahirimizi burada
araplara öğretecek ve sevdirecek başka Âkif
bulamayız!» diyor.