Onu, hastahanede gördüğüm zaman
hastalıktan korktum: Yalnız söz meydanının
değil, er meydanının da sayılı bir pehlivanı
olan dağ adam, erimiş, yorgan altında bir
kemik yığını kalmıştı. Değişmeyen yalnız ışık
dolu, güzel, canlı gözleriydi.
Ölümü, toprağa götüreceği eserleri yazama-
manın hasreti, ama Tanrısına kavuşmanın
bahtiyarlığı, vecdi içinde bekliyordu:
Çöz de artık yükümün kördüğüm olmuş
bağını,
Bana çok görme İlâhî bir avuç toprağını!
YUSUF ZİYA ORTAÇ
Portreler, S. 61-66