toplum üzerinde tanrının ve dinin etkin olmamasıdır. Kendisi üzerinde Tanrı’nın
etkin olmamasıdır. Tanrı’ya ve dine güvensizliktir.
Animallık ve Hümünallık
Çalmak ve Vermek
Ahlaksızlığın en önemli nedeni, öncelikle kişide insani hümünal ahlak değil,
animal ahlakın egemenliğidir. Çünkü animallıkta “uyaran” şey, kişisel libidinal haz
çıkarıdır. İnsan, bu animallıktan hümünalliğe yaklaştığı oranda insan olur. İnsan
biri doğal-bedeni, diğeri insanın ürünü olan beşeri yapıdan oluşur. İnsanı insan
yapan işte bu insani boyutudur. İnsani boyut insanda doğuştan yoktur. Onu insan
insana sonradan monte eder ve geliştirir. O nedenle hiçbir insan, insan olarak
doğmaz, hayvan olarak doğar. İnsan, insanın ürünüdür.
“İnsandaki bütün çatışma, insanın hayvanlığı ile insanlığı arasındaki
çatışmadır.”
Bedeni değerleri, beşeri değerlere göre ahlaksızlık görülürler. İnsanın animal
yaşadığı orman dönemlerinde beşeri ahlaki değerler yoktu. O nedenle ormanda
başkasının hakkını yemek ve çalmak, başkasını rahatsız etmek diye ahlaksızlık
yoktur. O nedenle araç sürücüsü eğer korna çalıyor da sinyal vermiyorsa, o kişi
animaldır. Çünkü korna çalmada da ormanda da çalmak vardır, vermek yoktur.
Çalmak orman döneminde suç değildir. Vermek beşeri bir değerdir, ormanda
vermek yoktur.
“İnsanın bütün kötülükleri, hayvanlığına asılı kalmasından doğar.”
Düşünsel Çağdaşlaşamama
Bir diğer neden düşünsellikte çağdaşlaşamamaktır. Geçmiş düşünüşte kalıp
çağımızda yaşamaktır. Buna düşünsel anakronizm denir. Çağımızla
yabancılaşmaktır. Türkiye, hem geleneksel toplum hem de modern toplum
değerlerine yabancı olan bir toplumsal ahlaka sahiptir. İkisini de yabancı bir olgu,
yani insanın üretici faaliyetini opus proprium (özgün) değil de, yabancıların işi bir
opus alienum olarak görüyor. Türkiye, geleneksel toplumsal ahlakla modern
demokrasiyi uygulamak zorunda kalmıştır. Ne geleneksel ne de modern ahlakı
uygulayabiliyor. Bu durum, ahlak boşalmasına neden olmaktadır.
Yabancılaşma
Anomi, yabancılaşmadır. Durkheim’e göre yabancılaşma (toplumsal sapma ya da
anomi) toplumda ortak değerlere bağlılığın zayıflığıdır, dolayısıyla da kuralsızlıkla
doğrudan ilgilidir. İnsanlık tarihi boyunca anomiye karşı en etkin siperlerden biri
olan din, şimdi çağın değerlerine karşı yabancılaştırıcı ve anomiye sebep olan
fonksiyon görmektedir. Fakat yine din bu anomiye çok güçlü bir meşrulaştırma
aygıtı olarak kullanılmaktadır.
Dinin Meşrulaştırıcılığı
Türkiye’de dinin en yaygın ve en etkili meşrulaştırma aygıtı olarak kullanıldığına
aşağıdaki Diyanet fetvası haklı çıkarmaktadır: “Gayrimeşru yolla elde edilen para
ile hac etmek uygun değildir. Asıl olan, ibadetlerin helal parayla yapılmasıdır.
Bununla birlikte haram parayla hacca giden kişinin haccı sahih olup, üzerinden
hac yükümlülüğü kalkmış olur. Ancak, gayrimeşru kazancın sorumluluğundan
kurtulmak için, bu malı yoksullara veya hayır kurumlarına vererek elden
çıkarması ve bir daha işlememek üzere tövbe etmesi gerekir.” Bu fetvada
görüldüğü üzere din, aynı zamanda dine yabancılaşma fonksiyonu görmektedir.
Din kullanılarak dine yabancılaşma. Dinin en önemli özelliği, yabancılaştırmadır.