GENEL BAĞIRMANIN ANALİZİ
“Hırsız bile utangaç davranır uykuya karşı; hep sessizce çalar gecenin
içinde. Ama utanmaz gece bekçisi, edepsizce çalar düdüğünü.” Zerdüşt
(MÖ. 2000)
Göstergebilimle Analiz
Bağırmanın nedenlerini ve sonuçlarını göstergebilim (fenomenoloji) yardımıyla
bilimsel ve felsefi tespit etmeye çalışacağız. Göstergebilim; göstergelerin
yorumlanmasını ve işaretlerin anlaşılmasını inceleyerek özü “numen” ortaya
çıkaran bir felsefe dalıdır.
BİYOLOJİK NEDEN
Bağırmanın Biyolojik Kaynağı
Bağırma, insanın doğal vücut fonksiyonlarının bir yan ürünüdür. Solunum
amacıyla ciğerlere doldurulan hava, karbondioksit yüklü şekilde boşaltılır.
Normalde nefes alıp verme sessiz şekilde gerçekleşir; ancak insan, vücudunu
çeşitli şekillere sokarak, ses yolundaki organ ve yapılara müdahale ederek,
vücuttan çıkan havaya şekil verir ve çeşitli sesler çıkarır. İşte vücuduna egemen
olamayan insan, bu karbondioksit havaya egemen olamaz.
Bebeklik ve Çocukluk Dönemi
İnsan; doğumunda başlayarak biyolojik olarak bebeklik ve çocukluk dönemi
geçirir. Özellikle bebeklik döneminde, beliren ilk hayvani benlik olan “id”in
egemenliği altındadır. Çocuk ise, tıpkı hayvanlar gibi, sadece kendisini düşünür,
başkasını düşünmez. Çünkü bu çağda “başkasını düşünmek” gibi yetisi yoktur.
Bunun gibi insani yetilerin bu çağda çocuğa kazandırılması gerekir. Bu çağlarda
kazandırılmayanlar büyüdüklerinde çok egoist olurlar. Ezanı ve salayı kontrolsüz,
bağırarak ve başkasını rahatsız etmeyi düşünmeden okuyanlar, çocukluk
dönemlerinde bu eğitimi mutlaka almamışlardır.
Oral Dönem
Bebeklik ve çocukluk döneminde bedenin en önemli parçası ağızdır. Bu dönem
insanın oral dönemidir. Oral ya da ağızal dönemde bireyin haz kaynağı ağızdır.
Bu nedenle bebekler her şeyi ağızlarıyla tanımaya çalışırlar. Yeterli beşeri eğitim
almayan bireyler oral evrede saplanır (oral fiksasyon) kalırlar. Bağırmak
(screaming), insanın bebeklik ve çocukluk aşamasındaki oral döneminin iletişim
aracıdır. Bebeklerin tek iletişim biçimidir. Bu dönemde bebek acılarını ve
isteklerini bağırmakla iletir. Ağız dönemi ile saldırganlık niteliği birlikte gider.
“Ağlamayan çocuğa meme vermezler” şeklindeki Türk Atasözünün günümüzde
dahi kullanılıyor olması, Türkiye’nin hala bebeklik döneminde olduğunu
gösteriyor. Bebek bağırması, “ingaaa” bağırmasında görüldüğü üzere “a-i” sesli
harfleriyle uzatmalı bağırmadır. Bu bağırma, merkebin anırması ile aynıdır.
“A” Harfiyle Bağırmayı Sevmek
Bebekler, “ingaaaa” diye “a” harfiyle uzatarak bağırmayı severler. Yaşlılar ise
“aaaaah” nidasıyla dert yanmayı severler. A harfiyle bağırmayı sevenler, bebeklik
dönemindedirler.
Türkiye, ortak alanı ulusal çapta sala adı altında vakitli ve vakitsiz bütün gün
boyunca “aaaaaa” diye yüksek sesli hoparlörlerle bir bağırmanın istilası altına
alınmıştır. Bu durumun, ne Kuran’da ne de Hadislerde olmak üzere, İslam’da