Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

kategorileri iptal ederek hiçbir dinsel, manevi, insani zemin bırakmaz. İşte bu;
negatif teoloji ya da peotik ateolojinin bir sembolüdür. Bu hümanizm çağında,
ülkenin din görevlilerinin odradek olması çok hazindir. Odradek, Farabi’nin
hayvanımsı-insan figürünün değişik versiyonu olan insanımsı-hayvan figürüdür.


Ezan ve sala okurken; sınavı olan, ders çalışan, okulda ders yapan, evinde ilim
çalışan, dinlenen, uyuyan insanların varlığını, kimseyi rahatsız ettiğini, kul hakkı
yediğini düşünmeden libidinal coşku ile aşırı bağıran içeriksiz ve ruhsuz kişiden
din adamı olmaz.


İfrat-Tefrit
Bir kişi, halka ezan ve sala okurken aşırı uzatmakla dinin yasakladığı “ifrat”,
yalnız başına namaz kılarken, kısa kısa ve hızlı hızlı okumakla “tefrit” günahlarını
işlemektedir. Dinin istediği “orta yol yani ölçüye” sahip değildir.


SOSYAL PSİKOLOJİ AÇISINDAN
Ezan okuyan kişi, aşırı bağırmakla, sosyal psikolojik davranış bozukluklarını, ağız
ile dışavurmaktadır. Bağıran kişide ve devlette mutlaka sosyal psikolojik hastalık
vardır. Düşünmenin egemen olduğu çağımızda düşünme ile değil duygularla, kafa
ile işlerin yapıldığı çağda ağızla iş yapmak, en büyük sosyal ve siyasal psikolojik
hastalıkların kaynağıdır.


İnsan; psikolojik acısını, sosyal olarak ağlama, bağırma ve inilti gibi yollarla
dışavurur. Bu dışavurum, bir ihtiyacın açığa çıkmasıdır. Ezanda bağırmakla sosyal
olarak dışavurulan ihtiyacın ne olduğu tespit edilmelidir. Ezanla dışavurulan en
temel ihtiyacın, toplumsal kimlik olduğu görülmektedir, çünkü ezan, toplumun
ürünü olan kimliği bulunmadığından, toplumsal kimlik olarak kullanılmaktadır.


Türkiye ve Bağırmak
Türkiye; yaban hayattaki gibi bağırmanın çok büyük değere sahip olduğu
düşüncesindedir. Konuşmalarını, okumalarını bağırarak yapar. Sanatın, güzelliğin
ve etkinin bağırmakta olduğunu bilir. Bu nedenle konuşurken, ezan ve Kuran
okurken ne kadar çok bağırılırsa o kadar çok iyi ve değerli görülüyor. Bu durum
bebeklik, vahşilik, yabanilik ve animallıktır.


Kendi Toplumuna Bağırmak
Ezanla kime bağırılıyor? Kendi toplumuna bağırıyor. Bir kimse, kendi toplumuna
niçin bağırır? Kendi toplumuna bağırmak, Türkiye’nin kolektif bilincini, bütün
toplumsal özelliklerini, sanatını, insancıllığını, din anlayışını, ahlakını, siyasal ve
sosyal zihniyetini ifade ediyor. Ezanın okunuş biçimi ile bunu günde beş kez en
yüksek sesle bütün ülkede dünyaya ifşa ediyor ve halkına öğretiyor. Birbirine
yakın insanların birbirlerine bağırmalarının nedeni, fiziken yakın olmalarına
rağmen hakikaten birbirine uzak olmalarıdır. Türkiye toplumunun, birbirine uzak
olduğu ezanın okunuş biçiminde açığa çıkıyor.


Bir kimse, kendi toplumuna niçin bağırır? Onu düşman gördüğünden veya ona
istemediği bir şeyi yaptırmak istediğindendir. Bu toplumda eline bir imkan
geçiren herkes, toplumuna bağırarak ağızla, oral şiddet uyguluyor. Eline siren
geçiren ambulans ve diğer araçların sürücüleri de toplumuna bağırıyor. Bağırarak
baskı ve şiddet uyguluyor. Bazıları, aracının susturucusunu çıkarıp egzosunu
bağırtıyor. Cumhurbaşkanı bağırıyor. Düşünme işlemi yapamadığından kafası ile

Free download pdf