kimlikler sözümona kimliklerdir. Bunlar toplumları avutmakta ve onları kimliksiz
bırakmaktadırlar. Türkiye, kimlik üretme acizliğini, ezan bahanesiyle, Türk
toplumunun kimliğinin “bağırma” olduğu imajını dünyaya vermek pahasına telafi
etmektedir.
FELSEFİ İZAH
Devletin Siyasal İdeolojisinin Baskı Aygıtı
Türkiye, ezanı neden devlet eliyle herkese zorla dinlettirir? Neden bağırarak
okutur? Neden dinin başka unsurlarına değil de ezana aşırı önem atfeder? Bu
soruların cevabını Fransız düşünür Louis Althusser (1918-1990) tarafından
geliştirilen “Devletin İdeolojik Baskı Aygıtları” kavramı verir. Bu kavrama göre,
toplumun olduğu gibi kalması için devlet, “Baskı Aygıtları” kullanır. Bu aygıtlar,
devletin, kalabalıkları kontrol altında tutabilmesi için kullandığı bütün fiziksel güç
ve şiddet biçimi ve yollarından oluşur.
Althusser’e göre, gündelik zeminde Devlet, insanların, Simgesel Düzen içindeki
çeşitli rollerini bilecek şekilde eğitilmiş ve biçimlendirilmiş olmalarını ister. Bu
nokta, “Devletin İdeolojik Baskı Aygıtları”nın devreye girdiği yerdir. Bu aygıtlar
sayesinde kişiler, devletin, sistem içerisinde kendilerinden istediği rollerini yerine
getirirler. Devletin aygıtları; kiliseler, eğitim sistemi, aile kurumu, hukuk sistemi,
siyasal sistem, medya ve kültürden oluşur. Bütün bu kurumlar temelde siyasal
ideolojik olarak iş görürler, süngüyle dürtmek gibi zor kullanmaya gerek
bırakmazlar.
Demokratik olmayan devletler aileyi, dini ve eğitimi toplumunu yetkinleştirmek
amacıyla değil, ideolojisini aşılamak için ideolojik aygıtları olarak kullanır. Bu
nedenle bu kurumları kendi çıkarına göre bozarlar. Bu aygıtları kullanmak,
çağımıza kadarki monarşist siyasal sistemlerde geçerli idi. Çağımızda ve
demokrasilerde devletlerin, bu aygıtları ideolojiyi dayatmak amacıyla kullanmaları
yasaklanmıştır.
Devletin İdeolojik Baskı Aygıtı ve Ezan
Dinsel inançlar, devlet iktidarını ellerinde bulunduran yöneticiler tarafından,
insanların uysal yurttaşlar olarak tutulması ve sistemlerinin devamlılığını temin
etmek amacıyla kullanılırlar. Bu nedenle, dinsel bir simge olan ezanın okunuş
biçimini çok önemserler. Farz olan namazın kılınması için insanları zorlamamasına
rağmen, namazın aracı olan ezanı devlet eliyle günde beş kez, hem de en yüksek
ses tonuyla herkesin dinlemesini zorlarlar. Ezanın okunuş biçimi, baskı
içermektedir. Devletin ideolojisini dayatma baskı aygıtı. Hem de bir yerleşim
yerine en az otuz minarede yüz elli hoparlörden çıkan ve göğü çınlatan bir
gürültü baskısı. Minareleri, hocaları ve hoparlörleri baskı aygıtı olarak kullanmak.
Bunun Felsefi İzahı Şudur:
Althusser’e göre devletin kullandığı ideolojik aygıtlarının görevlerinden bir tanesi,
devletin ideolojisini öznelere işlemektir. Bu işlemenin en etkili usulü, “Hey, sen!”
şeklindeki “çağrılma” ya da seslenilme” yoludur. Eğer bu biçimde çağrılıyorsanız,
kendinizi neredeyse değişmez bir biçimde, o çağrının içinde tanırsınız ve
çağrıların kesinlikle kendiniz olduğunuzu düşünürsünüz. Dolayısıyla Devlet, bu