“çağrılma”nın var olduğunu sandığı için ezanı devletin ideolojisini topluma işleme
makinası olarak kullanır. Ya da ezanı, kendi çıkarı için bu çağrılmaya dönüştürür.
Fakat bu çağrılma namazda olmadığı için devlet, namazın kılınmasını zorlamaz.
Bu makine ile devlet, sisteminin doğruluğuna ilişkin inancı, insanlar farkında
olmadan insanlara aşılar, bilinçdışı bir biçimde insanların bu inancını yapılandırır
ve böylelikle insanları ona alıştırır.
Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin, çok sayıda cami ve minare inşa etmesinin
nedeninin, daha fazla sayıda insanın namaz kılmasını sağlamak değil, herkese
aşılayacak şekilde, ezan adı altında daha çok miktarda bağırarak ideolojisini
dayatmak olduğu ortaya çıkmaktadır.
Ortak Alan
Demokraside kamusal ortak alanı bir dinin, mezhebin, etnisitenin, cinsiyetin,
ideolojinin, sosyal ve ekonomik sınıfın zihniyeti ile dizayn edilemez. Bu durum bir
apartmandaki ortak alan gibidir. Bir apartmanın ortak alanına, oradaki daire
sakinlerinin herhangi birisinin zihniyetini egemen kılmak kanunen yasaklanmıştır.
Türkiye, bir apartmanda suç yaptığı fiili kamusal alanda ihlal etmektedir. Bu ihlal,
demokrasinin çoğulculuk niteliğine aykırıdır.
Nötr olması gereken kamusal ortak alanın ezan ve dinde yeri bulunmayan
uydurma “sala” gibi dinsel unsurlar bahanesiyle Allah adı kullanılarak, üstelik
Allah’ın yasakladığı ve Kuran’da merkep anırmasına benzettiği formatsız ve envai
çeşit “bağırma” sayesinde ortak alanın gürültü istilasına uğratılması İslam’la ve
demokrasi ile bağdaşmıyor.
Yapılması Gereken
Çağımızda devletin, ideolojik baskı aygıtı kullanması çağdışı kalmıştır. Özellikle
dinen haram ve medeniyete göre vahşilik sayılan üstelik teknolojik hoparlör
kullanılarak Antropolojik vahşiliği artıran “bağırma” aygıtını kullanmak demokrasi
ile bağdaşmıyor.
Ezanı ideolojik baskı aygıtı olarak kullanmakta istenen şey, ezanın anlamı değil,
ezan bahanesiyle bağırmadır. Artık çağımız ağızla ifade edilen bedensel simgeler
değil, beşeri zihinle üretilen fikirler çağıdır. Zihinlerini çalıştırmayıp fikirsel
aygıtlar üretemeyenler, Allah vergisi fiziksel aygıtları kullanırlar.
Ezanın ve salanın bugünkü okunuş biçimi dinimize, çağımıza ve demokrasiye
aykırıdır. Bunların, dinen haram, çağımızın medeniyetine ve demokratik
hukukuna göre insan haklarını ihlal eden suç olmayan okunuş biçimi ile okunur
hale getirilmesi şarttır. Bu haliyle Türkiye, hiçbir zaman demokratik
görülmeyecektir.
Ezanın okunmasında sorun yoktur, sorun okunuş biçimindedir. Ezan neden
bağırılarak okunur? Ezan bağırmaksızın insanlara huzur veren medeni bir şekilde
okunamaz imajını vermek ezana yapılan en büyük düşmanlıktır.
Ezanın ve Allah’ın, devletin ideolojik baskı aygıtı olarak kullanılmasına son
verilmelidir.