duygulara hitap edip onları bastırmak ya da tahrik etmek kolaylığını ve böylece
bireye özgür iradesiyle seçim yapma tercihini bırakmamayı seçerler.
Toplumsal Ahlak
Bir toplumda bireylerin ve toplumun ahlaklı olmasına en etkili unsur toplumsal
ahlaktır. Bir toplumda ahlaksızlık varsa, orada toplumsal ahlak egemen değil
demektir. Monarşist bir toplumda toplumsal ahlakı hakim kılmanın en başta gelen
gereği, ahlaklı devlet yöneticileridir. Bu kişilerin ahlaklı olduğu ve ahlaksızlığa izin
vermediği ülkede hiç kimse ahlaksızlık yapamaz. O nedenle bir ülkede toplumsal
ahlakın yokluğunun nedeni devlet yöneticilerinde aranır. Fakat devleti devlet
görevlilerinin soyduğu bir ülkede ne olur?
Her gün medyada devlet yöneticileri ile ilgili yolsuzluk iddialarının yoğun bir
şekilde yapılabildiği bir toplumda, bunlar gerçek olmasa dahi, toplumsal ahlak
mutlaka bozulacaktır. Bu nedenle yolsuzluk iddialarına mahal bırakmamak ve
onların yapılmasına izin vermemek şarttır. Ayrıca siyasetçilerin, birbirlerine
hakaret ve sözlü şiddet içeren söylemleri de farkında olunmadan toplumsal ahlakı
bozmaktadır.
Bu yazıyı, tarihe kayıt olarak geçmesi için zikrediyorum, 22.12.2017 tarihinde
sabah 09.30’da, sabahın karanlığı henüz dağılmamışken, yazarken, televizyonda
gazete manşetleri okunuyordu. Manşetlerden biri, “Askere at eti sattılar,”
şeklinde idi. Aynı saatte de en az iki kilometre uzaklıktaki caminin birinde hoca
avazı çıktığı kadarıyla ve mikrofonun sesini sona kadar açarak stereolu ve ekolu
onlarca hoparlörlerden, dinde yeri olmayan, uydurma “sala” okuyordu, başkasını
rahatsız ettiğini düşünmeden, gazete manşetlerini duymayı önlüyordu. Çıkan
ses, Allah ve Resulullah isimleri istismar edilerek “aaaaaaaaaaaa” ve
eeeeeeeeyyyyyyyyyyy” sesleri idi. Allah kelimesi duyulmuyordu. Bir taraftan aşırı
sembolik-göstermelik dinsellik, diğer taraftan Mehmetçiğini zehirlemek bu ülkede
bir arada gidiyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Bir kez daha gördüm ki sala
adı altında Allah, işlenen ahlaksızlıkları örtbas etmek için kamuflaj olarak
kullanılıyordu bu ülkede.
Bu çirkefliğin yapılabildiği bir ülkede ne dinden ne de ahlaktan söz edilebilir. Bu
çirkefliğin yapılabilmesi, o ülkede toplumun ve yetkililerin ahlakının bozukluğunun
göstergesidir. Böyle bir bozuk ahlakın olduğu ülkenin değil 18 adası, bütünü de
rahatlıkla işgal edilir.
Ahlaki çürüme, dışarıdan bir düşman yumruğu gelene kadar sürer. Dışarıdan bir
yumruk geldiğinde bütün pislikler ortaya saçılır. Osmanlı da iki asır böyle içeriden
çürümüştü. Birinci dünya savaşı yumruğu geldiğinde bütün pislikler ortaya
saçılmıştı. Bin yılda elde ettiği milyonlarca kilometre araziyi üç yılda kaybetti.
Aynı akıbet bugün Türkiye için söz konusudur. Bir an önce bu siyasal ve
toplumsal ahlaksızlığın üzerine gidilmelidir.
“Bir ülkenin toplumsal ahlakını bozan en önemli faktör, toplum ve
siyasettir.”
“Asıl vatan hainliği, kendi ülkesini ve insanını çalmaktır.”
Elinde yetki ve imkân olup da bu ülkeyi ve milleti çalma ahlaksızlığını icra
etmeyen kaç kişi vardır bu ülkede?