AKADEMİK İŞPORTACILIK
“Halkına kazandırması gerekirken, hiçbir şey kazandırmadığı gibi, kendi
halkını sömüren akademik işportacılık maalesef sadece bu ülkede
mevcuttur.”
Ülkemiz, kendi halkını sömüren dahili sömürgeci akademik işportacılığın istilasına
uğramıştır. Bu durumu, hemen her alanda görmekteyiz. Birileri kereviz ve havuç
suyu, bir başkaları yumurta sarısı veya nohut, diğerleri bin yıl önceki Müslüman
fizikçi veya kimyacıyı, bir başkaları da din ve Kuran işportacılığı yapmaktadır.
Realite şudur ki; hiç biri asıl sorumluluğunu yerine getirmiyor. Hiçbirinin,
alanlarında bir bilgi icadı yoktur. Yabancı otoritelerin, ömürlerini harcayarak
ürettikleri bilgilerle ve fikirlerle kendi halklarını sömürmektedirler. Bu kişilerin
isimlerini, bir bilimsel bilgi ya da bir felsefi fikir icatçısı olarak, her hangi bir bilim
dalı ve felsefi disiplinin literatüründe göremiyoruz.
Bu kişiler, halkını ileri götürmeleri gerekirken, halkın zaten bildiği mevcut eski
bilgileri onlara satarak onu geri götürmektedirler ve medya da onlar sayesinde
aynı yolla halkını sömürmektedir. Bu işlemin adı, dahili sömürgeciliktir.
“Akademiyanın görevi oral pratisyen değil, moral teorisyen üretmektir.”
Amacımız, günümüzde cereyan eden olayların bilimsel teknik bilgilerini ve felsefi
izahlarını vererek toplumumuzun çağdaşlaşmasına katkıda bulunmaktır. Bu
yazımızda Kuran işportacılığını bu açıdan bir örnekle ele alacağız.
KUR’AN İŞPORTACILIĞI
“Halk olarak, Kuran ve din işportacılarına pirim verdiğimiz sürece,
ülkemizin başına gelen ve gelecek her türlü çağdaş belaların ve
faturaların sorumlusu biz olacağız, başkası değil.”
Apolojetiklik
Apolejetiklik; özür dileyerek savunmacılıktır. Bu sistem, Sokrat’ın mayötiği
(doğurtma) ve Eflatun’un diyalektiğinden başlayıp, en ünlü Yunan
söylevcilerinden İsokrates (MÖ 436-338)’in sofistiği ve Cicero (MÖ. 106-43)’nun
retoriğinden geçerek Kilise Babalarının apolojetiğine ve Ortaçağ’ın Skolastiğine
kadar devam eden akımdır.
Patristik Düşünme
Daha sonraları apolejetiklik; Hristiyanlığı, kendisine yöneltilmiş gericilik
saldırılarına karşı savunan ve İncil’in ispatı ile uğraşan Patroloji veya Patristik
ismi ile bir teoloji dalı olmuştur. Latince “baba” anlamına gelen “pater”
sözcüğünden türeyen Patristik felsefe ilk Kilise babalarının düşüncesidir.
Kilise Babaları
İlk Kilise Babaları M.S. II. ve VI. yy’lar arasında yaşamışlardır. Bu kişiler,
Hıristiyan öğretisinin temellerini kurmaya çalışmış, akıl ile dogma, felsefe ile din
arasında uzlaşmaya gitmiş, salt akıl yürütme ve mantık ile dinsel dogmayı
temellendiren ve skolastiğin yöntemini belirleyen Hristiyan bilgin ve
düşünürlerdir. Bu kişiler, hem dinleri hem de felsefe yapmayı biliyorlardı ve
yapıyorlardı.
Yeni Platonculuk