Acziyet ve Tamah
Acziyet; hem kazanma kapasitesinin yokluğu hem de çalmaya zorlayan dürtüye
karşı direnme acziyetidir. Obsesif-zorlayıcı bir psikolojik davranış bozukluğudur.
Acizlikle tamahkârlık birlikte gider. Yolsuzluk ve hırsızlık yapmak, kendi
kapasitesiyle kazanma acziyetinin ama zengin olma tamahının göstergesidir. Hele
de kendisine emanet edilen millet parasını çalıyorsa, bu insanlığın yüzkarası
ahlaksızlığıdır. Emanete hıyanettir. Her türlü melun hasletlerin sahibi
olunduğunun göstergesidir.
Tahterevallicilik
Tahterevallicilik; birinin yükselmesi, öbürünün alçalmasına bağlıdır. Birinin
alçalması, öbürünün yükselmesine bağlıdır. Hırsızlık tahterevallicilik sistemidir.
Çünkü hırsızlık; başkasının malını azaltarak kendi malını çoğaltmaktır.
Tahterevallicilik, geçmişin sistemidir. Çağımızda tahterevallicilik yerine asansör
sistemi gelmiştir. Böylece birinin yükselmesi başkasının alçalmasına, alçalması da
başkasının yükselmesine bağlı değildir. Herkes kendisi yükselir ve alçalır, çıkar ve
iner.
TEOLOJİK NEDEN
Hırsız olmanın teolojik nedeni, kutsal kitapların zihniyetine sahip olmamaktır.
Kuran, “hak geldi, batıl yok oldu,” demektedir. Bunun ne demek olduğu şu ayette
görülür: “Mallarınızı batıl yollarla yemeyin.” Bu ayet nedeniyle, batıl yolla
başkasının malını yemek olan “faiz” yasaklanmıştır. Şimdi faiz düşmanlığı
yaparak, insanların malını batıl yolla yemek ne demektir. Haksız çıkarcı olmayı,
imanının zayıflığına bağlamak, sorunun nedenini ortaya koymuyor. Tanrının gücü,
insanın biyolojik dürtülerine galip gelemiyor demektir.
Tarih eserleri, din anlatanların ve dinsel yöneticilerin hırsızlık yaptıklarını
kaydeder. Dinsel kişilerin hırsız olmalarını tespit edebilmek için dinlerin özüne
(numen) bakmak gerekir. Dinin numenini tespit etmek gerekiyor. Dinselliğin
egemen olduğu tarih boyunca, hırsızlığın önlenememesi, dinlerin ahlakının öz
karakterinden kaynaklanır.
Gerçek Varlık Anlayışı
İnsanın ontolojik varlığı, varlığını simgeleyen nesnelerden ibarettir. Kişinin baskın
ve temel tutkusu, esas amacı ve hedefi olan şey, onun gerçek varlık anlayışını
ortaya koyar. Dolayısıyla inandığını iddia ettiği halde, haksız kazanç peşinde
koşan kişinin ve toplumun gerçek varlığı inanç ve Tanrı değil, inançsızlık ve
tanrısızlıktır. Çünkü bu durumda bağ, inançla ve tanrıyla tanrı değil, haksız maddi
çıkarladır. İnsanın gerçek varlığını yansıtan nesne, tanrı değil, maddedir. İnsanın
gerçek varlığı ve kişiliği, kendisini yansıtan nesnelerle görünür ve bu nesneler
onun ne olduğunun dışavurumudur. Bu aynı zamanda tanrıya ve maddeye olan
uzaklığı ve yakınlığı gösterir.
Haksız Kazanca Dayalı Din Fetvaları
İlahiyat profesörüne, yolsuzluğun haram olmadığına dair fetva bile
verdirilebiliyor. Toplumunun % 94’ünün haksız kazanç olan yolsuzluğu ahlaksızlık
görmediği, İlahiyat Profesörü yolsuzluğun hırsızlık olmadığı fetvasını verdiği bir
ülkede toplumsal ahlaktan söz edilemez. Mesela faizin haram olduğu üzerinde
ısrarla duran bir Müslüman, oğluna bir devlet kadrosu sağlamak hatta kendisinin
hacca gitmesi için neden torpil yaptırır? Faiz de, torpil de, başka bir Müslüman’ın