hakkını yiyerek elde edilen haksız kazanç aracıdır. Torpille elde edilen haksız
kazançları helal gören bir ahlaksızlık anlayışı Türkiye’de egemendir.
Faizin haramlığı üzerinde ısrarla durup, hem Müslüman olanların hem de
Müslüman olmayanların malını kanuni ya da kanunsuz yollarla dolandırma
üzerinde durmamak. Mesela piyango kanun ile meşrudur ama dine göre meşru
değildir. Fakat seksen milyonluk ülkede altmış milyon adet piyango satılmaktadır.
Haksız kazanç elde etmeyi, yalan söyleyerek devlet yardımları almayı, hurdalı ve
sahte mal satmayı din ile meşrulaştırıyor. Davranışların motoru, kişisel çıkar
olduğu için çıkarına tehdit gördüğü kişileri kâfir ilan ediyor. Çıkarı gerektirdiğinde
kadınların erkeklerle el tokalaşması haramdır, çıkarı gerektirdiğinde de onu helal
görebiliyor. Bütün bunların sebebi, toplumsal ahlakın ülkede egemen
olmamasıdır.
Din ve Ahlak Eğitimi
Türkiye’de din ve dinsel ahlak eğitiminin verilişi, insanları kestirmeden haksız
kazanççı yapmaktadır. Sadece inanma ile üstün olunacağı, camiye az bir liralık
yardımla cennette köşk alınacağı, bir birim sadakaya binlerce misli karşılık
verileceği gibi eğitimler, insanları kestirmeci büyük haksız kazanççı yapmaktadır.
Ayrıca, kötü ahlak fiilleri anlatılarak ahlak eğitimi verilmektedir. Bu durumda
kişilerin akıllarında olmayan kötü fiiller akıllara sokulmaktadır.
ETİK NEDEN
Hırsızlığın bir diğer nedeni bireysel, siyasal ve toplumsal ahlak yokluğudur.
Demokratik ülkelerde özellikle toplumsal ahlak çok önemlidir. Çünkü
demokrasilerde en etkin denetleyici halktır. Ülkede bireysel ve siyasal ahlak
bulunmayabilir. Ama eğer toplumsal ahlak egemen değilse orada bireyler de
siyaset de ahlaksızlık yapar. Toplumsal ahlak, ahlaksızlık yapan bireyleri ve
siyaseti dışlamalıdır. Dışlamadığı takdirde hem demokrasi olmaz hem de haksız
kazanççılık kolektif hal alır.
EKONOMİK NEDEN
Kapitalistleşememek ve Demokrasi
Demokrasi kapitalizm ile birlikte gider. Kapitalistleşemeyen ülkelerde demokrasi
sistemi olduğunda haksız kazanççılığı önlemek imkânsızdır.
Devlet Eliyle Kapitalistleşme
Burjuvalaşma
Kapitalizm çağında devletlerin ekonomik sistemleri kapitalistleşmek zorundadır.
Kapitalizm, özel ekonomik kuruluşlarla olur. Fakat zamanında
kapitalistleşemeyen ülkeler, devlet eliyle kapitalistleşmeye çalışırlar. Siyasal
iktidarlar, kendi elleriyle özel büyük şirketler oluştururlar. İşte burada ayrımcılık
yapabilirler. Nasyonalleşmemiş, eşitlikçi olmamış iktidarlar ayrımcılık yaparlar,
ülkede yaşayan herkesi vatandaş ve eşit görmezler. Bu durumda yolsuzluk
kaçınılmaz olur. Özel işletmeler, devlet parası almak için iktidarın kölesi olurlar.
Medya, özgürlüğünü kaybeder. O ülkede demokrasi olmaz. Çünkü medya,
demokrasiyi denetleyen toplumun sesidir.
Kapitalizm, ticaretle kişisel zenginleşmeler sonucunda doğmuştur. Bu sınıfa
burjuvazi yani tüccar sınıfı denir ve Kapitalim öncesi bir ara aşama idi.
Kapitalizme geçtikten sonra kişisel zenginleşme yoktur. Kapitalist dünyada
işletmeler şirketlerindir ve yönetim kurullarınındır, kişilerin değildir. Kişisel