Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

Çetinoğlu: Muhafazakârlığın ne olduğu hususunda umumun ittifak
edeceği, genel geçer bir hüküm oluşturulamamışken bir de ‘yeni
muhafazakârlık’ kavramı ortaya atıldı. İslâm’ın hoşgörüsü istismar
ediliyor olmalı. Bu istismarın sebebiyet vereceği zararlar nelerdir, nasıl
önlenebilir?


Prof. Kahveci: Çağımızda dine dayalı oluşumlar yapmak çağdışı kalmıştır. Bu
sebeple ‘İslam’ın hoşgörüsü’ adıyla bir dinî hoşgörüye yer yoktur. 18. asırdan
sonra insanlık, tamamen yeni bir faza ve aşamaya geçmiştir. Her şeyden önce bu
yeni aşamanın değerlerini, kurumlarını, kuramlarını, paradigmalarını, sistemlerini
iyice öğrenmek gerekir. Bunların en temel değişimi, merkezî kaynak
referanstadır. Daha önce din ve tanrı, merkezî kaynak referans iken şimdi ‘Beşerî
sistematik akıl’ referans olmuştur. Artık bütün insanlık hayatı, sevsek de
sevmesek de, bunun ürünleri üzerinde dönmektedir. Bunları daha önce yazılan
kitaplarda bulmak mümkün değildir. Bu kitaplara, Mukaddes Kitaplar da dâhildir.
Çünkü Mukaddes Kitaplar, geldikleri dönemlerde var olan fikir ve bilgi
malzemesini kullanmışlar, gelecekte icat edileceklerin hiçbirini kullanmamışlardır.
Geldikleri dönemdeki insanların algı düzeylerini esas almışlardır. Mesela Kuran
şöyle der: ‘Andolsun biz Kuran’ı, düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı
düşünüp öğüt alan?’ (Kamer, 32.) Nitekim bütün dinler, mümin ve kâfir şeklinde
insanları dine dayalı olarak bölerler. Daha başından ayrımcılık yaparlar. Halbuki
çağımızda ise dine, etnisiteye, mezhebe, ideolojiye, sosyal ve ekonomik sınıfa
dayalı ayrımcılık yasaktır. Sâdece ‘insan’ olma kriteri üzerinde her alanda herkese
geçerli sistemler vardır. O sebeple dinlerin sistemleri mahallî ve gruplara
dayalıdır. Çağımızın sistemleri ise enternasyonaldir. Hukuk da, siyaset de, ahlak
da böyledir.


Çetinoğlu: ‘Yeni muhafazakârlık’ kavramı...


Prof. Kahveci: Yeni muhafazakârlığın ne olduğunu anlayabilmek için sosyal
alanda egemen olan kolektif davranış biçimine bakmak gerekir. Fenomenden
numeni çıkarmak mümkündür. Görünen şudur; haksız kazanççılık, kavga-dövüş,
şiddet, taciz, yalan, dolan... İşte Türkiye’de yeni muhafazakârlık budur. Bir
toplum düşünün ki; yalan söyleyeni, dolandıranı ayıplamıyor ve dışlamıyor.
Kişinin güçlü olup olmadığına ve ondan bir çıkar elde edebilmesine bakıyor.
Güçlülerin gücü yanlış yolla elde edip etmediğine bakmıyor. Yolsuzluk yapan
yöneticiyi istifa ettirmiyor. Ama Batı’da, şahıslar olmasa da, toplum dürüstlüğün
muhafazakârı olduğundan dolayı yolsuzluk yapan, yalan söyleyen yöneticiyi istifa
ettiriyor. Çünkü orada toplum, sosyal ahlakın muhafazakârıdır. Türkiye’de ‘yeni
muhafazakârlık’ kavramının içi, eski muhafazakârlık gibi boştur, sloganiktir.
Fakat yeni muhafazakârlıktan şunu okuyabiliyoruz; çağdaşlaşmak isteniyor ama
bu çağda nasıl yaşayacağı bilinmiyor. Bilinmez, çünkü bunların paradigmalarını,
parametrelerini ancak düşünürler çizebilir. Bu ülkenin bir tane düşünürü yoktur,
çünkü yetiştirmiyor. Bu ülke teorisyen değil, her alanda teknisyen ve pratisyen
yetiştiriyor.


Çetinoğlu: Bir de ‘Ilımlı Müslüman’ kavramından bahsediliyor. ‘Ilımlı
Müslüman’ ne menem bir şeydir?


Prof. Kahveci: ‘Ilımlı Müslüman’ kavramı çok yanlış bir kavramdır. Bu, ‘ılık’ veya
‘cıvık Müslüman’ çağrışımına yol açıyor. Bunun yerine ‘Çağdaş Müslüman’ demek
gerekir. Çağdaş Müslüman, çağımız insanlık çizgisinin dine çizdiği işlev alanı

Free download pdf