MUHAFAZAKARLIK ÜZERİNE SÖYLEŞİ
Herkesin sattığı ve herkesin satın aldığı ama hiç kimsenin kullanmadığı tek şey
var günümüzde; o da dindir.
SORU: ‘Dindar’, ‘mütedeyyin’, ‘imanlı-inançlı’, ‘namazında-niyazında’, ‘takva ehli’,
‘ehl-i sünnet’... ve diğer isimlendirmeler... Hepsi, ‘muhafazakâr’. Muhafazakârlık
kavramını siz nasıl yorumluyorsunuz?
Kahveci: Çağımızda insanları mümin ve kâfir diye ayırmak çağ dışılıktır.
Günümüzde dine, mezhebe, etnisiteye dayalı yargılamalar ve değerlendirmeler
yapmak da çağdışı kalındığının göstergesidir. Dinler, temelinde, etnisiteye olmasa
da, kendi dinine dayalı mümin ve kâfir ayrımı üzerine kuruludurlar. Bunlar da
artık çağdışıdır. Hem bu çağ dışılığı sürdüreceksiniz, bunun muhafazakârlığını
yapacaksınız hem de çağdaş olduğunuzu iddia edeceksiniz. Hem de insanlık bize
neden değer vermiyor diye şikâyet edeceksiniz. Bu durum, sosyal şizofrenik bir
hastalıktır. İki arada bir derede kalmışların problemidir. Türkiye’nin düşünürleri
olmadığı için bütün kavramlarının içi boştur. Kavramları sadece nominal yani isim
olarak, yani sadece kaporta olarak vardır. Motor olarak, yani fikir olarak yoktur.
Muhafazakârlık, mevcudu korumaktır. Çağımızda geçmişin sistemlerini
korumak, çağdışı kalmaktır. Günümüz, her alanda geçmişten çok farklılaşmıştır.
Geçmişte suç olmayan pek çok eylem bugün suç kapsamına alınmıştır. Mesela
tâciz, dövmek ve şiddet... Bunlar geçmişte suç değildi ama bugün suç. Geçmişte
bu fiiller işleniyordu ama suç olmadıkları için kamuoyunun gündemine
gelmiyordu. Şimdi geçmişin muhafazakârı olmak demek, bu yanlışların
muhafazakârı olmak mı demektir?
SORU: ‘Suç ve kötü fiiller’ dediniz. Orayı biraz açar mısınız?...
Kahveci: Bütün suç ve kötü olan fiiller insanın animal yapısından kaynaklanır.
Bunlar, insanın hümünal yapısına göre kötüdürler. İnsanlık, birkaç asır önce
hümanizm diye bir aşama geçirdi. Bunun sonucu insan hakları diye bir kavram
üretti. Dolayısıyla bu aşamalardan önce insancıllığın çapı ile günümüzde insancıl
olmanın çapı değişti. Geçmişte hümünallik daha dar çaplı idi şimdi daha genişledi.
İşte bu konuda çağdaş hümünalliğe ulaşamayan insan, geçmişe göre hümünal
olsa da günümüze göre animal sayılıyor. Hümünallikte çağdaşlaşmak gerekiyor.
Bu da anlatarak doğal duygulara hitap ederek değil, insanların zihinlerini
işlemekle olur.
SORU: Bunlar henüz topluma mal edilememiş düşünceler. İnşallah topluma kabul
edilmesi süreci uzun olmaz. Peki, Efendim, ‘muhafazakârlık’ kavramına
dönersek...
Kahveci: Muhafazakârlık genelde belâ bir kavramdır. Özelde ise Türkiye için daha
büyük belâdır. Gelişmenin ve ilerlemenin önündeki en büyük engeldir.
Muhafazakârlığı, 19. asırda İngilizler icat etmiştir. Kendilerine yabancı
gördüklerinden dolayı çağımıza bir reaksiyon olarak, çağımız öncesi düşünüş
biçimi olan dine dayalı düşünmeyi ve onun ürünlerini korumak isteyen ve
çağdaşlaşmak istemeyenlerin icadıdır. İngilizlerin yeniye reaksiyonu, yeniliğin
Batı’nın ürünü olmadığını, onlara da yabancı olduğunu gösterir. Hakikaten
yeniçağ, Batı’nın değil, hasbelkader orada yaşamış filozofların ürünüdür.