Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

“Türkiye’de devlet, bir ekonomi sektörüdür, haksız kazançla zengin olma
kaynağıdır. Devlet, nimet kaynağı olmaktan çıkarılsın, siyasetçi olmak
istenmeyeceği görülecektir.”


İlahiyat Kafa Katmanı
Türkiye dahil olmak üzere İslam dünyasının hepsinde, ilahiyat kafa katmanını
işgal edenlerin, çağımızın ulaştığı akıl çapı ve düzeyi çerçevesinde dini
çağdaşlaştıramıyorlar. Çağdaş dünyadaki filozofların evsafında felsefi eserler
veremiyorlar. Eğitim görmemiş avam tabakasının bildiklerinin dışında çağdaş
düzeyde hiçbir fikir ileri süremiyor. Eğitimlilerin artmasıyla birlikte, dinini eski din
anlayışıyla yaşayan avam tabakası her geçen gün azalmaktadır. Eğitim düzeyi
yüksek kişilere de avam düzeyindeki dini bilgileri sunmaktadırlar. Bu çağda halen
eski din anlayışını sürdürmeleri de dindarlığın azalmasına neden olmaktadır.
Hâlbuki her yeni nesil, insanlığın her gün ilerlettiği paradigmaları öğrenmekte ve
hayatları onların üzerinde döndürmekte olduğundan eski din anlayışını hem
eğitimsiz cahil kişilerin hem de çağımız öncesinin düzeyinde kaldığını fark
etmektedir.


DİB Başkanı
İlahiyat profesörü olmasına rağmen Diyanet Başkanı bile hala hem avam
tabakasının folklorik din anlayışında kalmış hem de onu yeni nesillere
dayatmaktadır. Nitekim ifa ettiği “devlet başkanı özel dua hanlığı” ve “VİP cenaze
imamlığı” gibi faaliyetlerle bu düzeyini dışa vurmaktadır. Bu işler, üç haftalık din
eğitimiyle ifa edilebilecek işlerdir. Peki bu toplum, kişinin profesör olmasına 50 yıl
neden para ödüyor?
Deizm ve yeni din anlayışları gibi yeni gelişmeleri klasik, geleneksel ve anakronik
“sapıklık” şeklindeki fetvalarla izah etmekle, çağdaş felsefi paradigmalar ortaya
koyamadığını dışa vurmaktadır. DİB Başkanı, toplumu ileri götürmesi gerekirken
geriye doğru götürmektedir. Bu çağda, binlerce yıl önceki kafaya sahip ilahiyat
profesörlerine sahip olması, bir ülke ve toplumu için en büyük şansızlıktır. Batı
toplumu da çağımıza kadar ki devirlerde dinsel bir toplum idi. Fakat çağı
yakalamış ilahiyat düşünürleri sayesinde çağdaşlaşlığı yakakalamışlardır. Türkiye
halen bir dinsel toplumdur. Ona da bu tür ilahiyatçılar gerekir.


“Dinsel toplumları ancak çağın düşünüş düzeyine ulaşmış ilahiyat
düşünürleri çağdaşlaştırabilir.”


Din ve Tamahkarlık
Dinler, insanların duygusal yapısına göre düzenlendiklerinden insanın duygusal
yapısı gereği, kısayolcu, kestirmeci, az vererek kolay ve çok kazanma, haksız
kazanç yani tamahkarlık üzerine çalışır. Tamahkarlığı esas alarak, dinler,
insanlara hem dünya hem de ahret menfaati sağlayacağı şeklinde formüle
edilmişlerdir.


“Dinler; hem sevap hem kebap, duble menfaat demek olmuştur.”


Tarife
Tamahkârlık; gerçekçi olmamaktır. Verdiğinin kat kat mislini elde etmek
arzusudur. Din adamları, dinleri işte böyle tamahkarların arzularına uygun bir
şekilde düzenlemişlerdir. O nedenle kazanç tarifesi oluşturmuşlardır. Mesela Allah
yolunda bir verirseniz bin alırsınız. Bu tarifede; bire yedi, bire on, bire yetmiş,
bire yüz, bire bin ve bire sınırsız kazanç vardır.

Free download pdf