Diyanet’in ve İlahiyatların temel problemi; antikçağın zihinsel
kısırdöngüsünden çıkamamaları ve düşünsel çağdaşlaşamamalarıdır. Bu
kabuğu kıramadıkları sürece Türkiye, daha çok arkaik işlerle patinaj
yapar durur ve toplumu geçmişe doğru çeker.
ALDATILMANIN TEOLOJİK ve LOJİK TEMELİ
“Vatan haini yoktur. Vatan hırsızı vardır. Kişi, hırsızlığı oranında
vatan hainidir.”
Semitik Kutsal Kitaplar, çağımızdaki “birey” kavramının icadından önce
geldiklerinden, geldikleri devirlerdeki geleneksel insan psikolojisini
kullanırlar. Bu psikoloji ancak çağımızda değişmiştir. Yani artık “birey” olan
insan için, başkası tarafından kandırılmak gerekçesi ile suçu başkasına
atmak geçerli değildir.
Semitik İnsan Aldatılır
Semitik Kutsal Kitaplara mensup insanların sık sık, “aldatıldım,
kandırıldım,” gibi söylemlerle işledikleri suçu başkalarına atmalarının
teolojik temeli, bu kitapların insanın başlangıcını, “aldatılmak” yanlışı
üzerinde temellendirmelerine dayanır. Fakat bu yanlış sayesinde insan,
kendi yaratılma hikayesini yaratma becerisi göstermiştir.
Kadın ve Erkeğin Yaratılışı
Tevrat şöyle der: “RAB Tanrı Adam’a derin bir uyku verdi. Adam uyurken,
RAB Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı.
Adam’dan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem’e
getirdi. Adem,”İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, Etimden
alınmış ettir,” dedi, “Ona ‘Kadın (işşa)’ denilecek, Çünkü o Adam (İş)’dan
alındı.” Yar., 2/21-3.
“Adem, karısına Havva adını verdi. Çünkü o bütün insanların anasıydı.”
Yar., 3/20.
Havva ve insan (İş) sözcükleri, İbranice “yaşam” anlamına gelen aynı
sözcükten türemiştir.